22 Temmuz 2012 Pazar

Mutlu bir pazar dilegi



Kalpten gelen sözler söyle, cekici dudaklara sahip olmak stiyorsan
Güzel gözler, insandaki güzeli gören gözlerdir.
Ince bir vücutsa arzun, ekmegini aclarla bölüs.
Parlak saclar icin, ufak bir cocugun elleriyle saclarini oksamasina izin ver hergün
Saglam bir durus icin, bilgi eslik etsin yoluna.
Yardim eline ihtiyac duydugunda, göreceksin ki en büyük yardimi gene kendi elinden görüceksin 
Ve yaslandikca yardima hazir iki elin oldugunu farkedeceksin, biri kendine  öteki digerlerine yardim uzatmak icin.
 

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Kelimelerin Tadi

Gecen postuma biraktigi yorumda söyle diyordu Özlemaki; „ne güzel bir sözdür hayirli isler demek“. Gercekten de öyledir.  Misal, sabah dükkanini acmis bakkaliniza, gecerken „günaydin, hayirli isler deyiverirsiniz, her iki taraf da mutlu olur, duymaktan da söylemekten de.. Ayni sekilde yeni baslangiclarda da „hayirli olsun“ ne güzel bir dilektir, herseyi barindirir icinde; basari, sans, mutluluk, yolun acikligi, herseyin düzgün gitmesi, iyi kazanclar..

Her biri aciklamaya kalkinca icinde bir sürü anlami birden barindiran  iyi dileklerimiz vardir bizim. 

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Hayati, yemegi ve aski sev...

Seneler önce, Viyana’ya  ilk, üniversite icin geldigim zamanlardi, o zamanlardan hatirladigim Viyana, her ne kadar o günün Istanbul’undan ileri diyecegimiz bir standartta olmasina ragmen neticede bir akdeniz memleketi degildi. Evet o zamanlar Türkiye’de zor bulunan cogu sey mevcuttu belki ama Akdeniz eksikti…
Aradan yillar gecti, iste o zamanlar okumaya gelip bu ülkede kalmis olanlar, zamaninda buraya gelen ana babalarin burda dogan cocuklari bu ülkeye Akdenizi, Akdeniz’in tadini tuzunu, sicakligini getirdiler…
Avusturyalilar burunlarinin dibi Italya, Hirvatistan olmasina ragmen, günesi, meyvayi, sebzeyi, baligi  büyük ölcüde, Türkler -hem de cok basarili olan Türkler- sayesinde tanidi, ögrendi, sevdi ve hayatlarinin  bir parcasi yaptilar.

Buradaki o basarili Türkler, Türkiye’nin en degerli turizm elcileri. Onlarin sayesinde, hala daha bizleri taninamis olan Avrupalilar, tanistiklari „Türkiye“ ile saskinliga ve hazirliksiz yakalandiklari bir hayranliga düsüyorlar. Avrupalinin kafasina kazinmis, alistiklari ve inatla da inanmak istedikleri „Türk“ imajini yikmayi  biz en cok da onlara borcluyuz.

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Cronica de Una Muerte Anunciada

Kirmizi Pazartesi olarak yayinlandi bizde, ama kendi adi cok daha carpicidir bana göre..“Bildirilmis bir cinayetin kronolojisi“… Kitabin incecik, mütevazi görüntüsünün icine, kitabi kapattiginizda kendinizi, cevrenizi sorgular buldugunuz kocaman bir dünya sigdirmistir Marquez. Hep cok özeldir yeri benim kütüphanemde.

Konusu bize de hic yabanci olmayan bir namus cinayetidir „Kirmizi Pazartesi“nin. Ülkemiz cografyasinda da ne yazik hala devam eden bir namus cinayetini anlatir. Ama o kücükken sahit oldugu bu gercek hikayeyi, kitabin anlaticisina yükleyip bize aktarirken, taraflari sorgular, sorgulatir bize, en basta kendimizi sorgulatir.

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Sifahane...


Tatildeyken is birakmaz bazen pesinizi, hele bir de o sicakta bürokratik isleriniz varsa kabus gibi cöker insanin üstüne… O sicak Bodrum sabahinda da 3 günlügüne Cesme’den geldigimiz Bodrum’da, merkeze inmek zorunda kalmak yeterince sikintiliydi, bir de islerin aksamasi… Ama her şerde bir hayir var denir ya.. ne dogru, yolumuzun merkeze düsmesi bizim de sevgili arkadasimiz Nemika’yi arayip onunla bulusmaya, gülen yüzüyle keyifli sohbetlere tasirken, islerin sandigimizdan fazla uzamasi, Nemika’nin beni cok mutlu olacagim bir tanismaya götürmesine olanak sagladi.

Bazi insanlar vardir, tanidiginiz ilk anda pozitif bir auralari oldugunu, size iyi geldiklerini hissedersiniz. Nemika da öyle iste, mevlevi bir aileden geliyor o. Aslinda sasmamam da lazim beni böyle güzel bir sürprizle bulusturmasina…

"Hadi gel, seni bir yere götürecegim, tam senlik bayilacaksin" dedi… Bayildim…