Seneler önce, Viyana’ya ilk, üniversite icin geldigim zamanlardi, o zamanlardan hatirladigim Viyana, her ne kadar o günün Istanbul’undan ileri diyecegimiz bir standartta olmasina ragmen neticede bir akdeniz memleketi degildi. Evet o zamanlar Türkiye’de zor bulunan cogu sey mevcuttu belki ama Akdeniz eksikti…
Aradan yillar gecti, iste o zamanlar okumaya gelip bu ülkede kalmis olanlar, zamaninda buraya gelen ana babalarin burda dogan cocuklari bu ülkeye Akdenizi, Akdeniz’in tadini tuzunu, sicakligini getirdiler…
Avusturyalilar burunlarinin dibi Italya, Hirvatistan olmasina ragmen, günesi, meyvayi, sebzeyi, baligi büyük ölcüde, Türkler -hem de cok basarili olan Türkler- sayesinde tanidi, ögrendi, sevdi ve hayatlarinin bir parcasi yaptilar.
Buradaki o basarili Türkler, Türkiye’nin en degerli turizm elcileri. Onlarin sayesinde, hala daha bizleri taninamis olan Avrupalilar, tanistiklari „Türkiye“ ile saskinliga ve hazirliksiz yakalandiklari bir hayranliga düsüyorlar. Avrupalinin kafasina kazinmis, alistiklari ve inatla da inanmak istedikleri „Türk“ imajini yikmayi biz en cok da onlara borcluyuz.