Hayatta her sey an meselesi, kücücük bir an…
O bir an icin ömrünü feda etmeye hazir insan bazen…bir haber geliyor telefonla, ilk duydugum kelime oglum…...kaza, araba kazasi… o an beynim, yüregim duruyor, ruhumun bedenimden ciktigini hissediyorum, yukardan bakiyorum kendime, telefondaki sese..Ölüm belki böyle birsey, o an ölüyorum ben, an’lik bir ölüm hali yasiyorum. Bir bosluktayim…
Telefondaki ses devam ediyor; „hic bir seyi yok merak etme…tüm tetkikleri yapildi… ama araba yok …, refujlar tutmus arabayi…“ Hersey uzaktan geliyor bana.
Gercek degil mi duyduklarim diye düsünüyorum, sonra Cem’ime birsey olmadigi dogru degil mi? diye konusuyorum…kendi sesimi duyuyorum, yabanci bir ses gibi..
Telefonu kapattiktan sonra, kalakaliyorum oldugum yerde, oglumun yaninda olmak istiyorum, kendim görmek istiyorum O’na hic bir sey olmadigini, sarip sarmalak istiyorum, isinlanmak istiyorum Cesme’ye…
Sonra sükrediyorum bana oglumu bagislayan Yüce Bagislayan’a bin kere, binlerce kere…O bir an’a sükrediyorum, koruyucu meleklerin etrafta oldugu, O’nu tuttugu ana…
Dün aksam bir ic sikintim vardi, hissederim hep…cocuklarimi düsündüm, bu ayi, agustosu ne severim, iki cocugumu da bu ayda aldim kucagima diye düsündüm, dua ettim onlar icin…ve bu ay bir kere daha verdi oglumu bana…
 |
hep bu kadar kalsalarda hic yamacimdan ayrilmasalar diyor insan bazen... |