17 Mart 2012 Cumartesi

Uzun ince bir yol


Hergün gecip gittiginiz yolda, birden o ana kadar dikkatinizi cekmemis birsey bir anda ilk kez yolunuza cikmiscasina dikiliverir karsiniza. Sasirir bakarsiniz, gercekten ilk defa farkettiginize hayret ederek… Algida secicilik derler hani buna psikolojide, o an ki, beklenti, gereksinim ve ilgi alanimiza göre degisen. Bazen bilinclidir bu secim, bazen de ic dünyamiz oyun oynar, bilinc altimiz alir kumandayi eline.


Birincisi, ikincisi ve de ücüncü de düstü cemrenin, sirasiyla havaya, suya ve de topraga…o dirilten, yasama döndüren kor ates düstü doganin gönlüne.

Iste bu zamanlarda,  şu olur olmadik konusan „seytan diyor ki“ var ya, gene basladi baharin gelisiyle daha cok konusmaya, „ne isin var buralarda, ege ne güzeldir simdi, birak herseyi yüzüstü, bas git“. Onunla bir dialoga girmemek, biraz sus payi vermek icin attim kendimi disari, tamamen ayaklarim nasil götürüyorsa öyle bir yol tutturdum. Seytani dinlemekten cok, son zamanlarin üstümde biriktirdigi sikintiyi atmaya, aslinda kendimle konusmaya ihtiyacim vardi. Baharin sihirli ellerini hissetmeye ihtiyacim vardi.



Bilmem farkettiniz mi, ama baharin tüm seslerinin arkasinda dingin bir sessizlik farkettim ben. Kendini tamamen yaptigi ise konsantre etmis, hedefine odaklanmis sessiz ve sakin bir intizam icinde calisan „bahar“i izledim. Belki bir tek insanlar bu calismada pay sahibi degildi, ama dikkatli bakinca, topragin, suyun, agaclarin, yerdeki böceklerin kuslarin…tüm doganin el birligi icinde bir bayrama hazirlik yaparcasina huzurlu ve düzenli isleyislerine tanik oldum yeniden. Hani sabahin en erken saatinde kalkip herkes uykudayken ayaklarinin ucuna basarak, büyük bir keyifle ailesi icin kahvaltiyi hazirlayan bir anne misali. Bu sessiz hazirligin sesi, nasil cayin fokurdamasi, ekmeklerin kokusuyla kendini belli ederse iste doga da böyle hazirliyordu herseyi, aman birsey eksik olmasin dercesine sanki. Bir gün uyandigimizda, tüm sofrasi kurulu, hersey hazir karsilamak icin bizi.


Sonra yolum, cogunluk yürüyüs yolu sectigim bir yere getirdi beni. Burasi yokus denebilecek bir egimle cikilan, tek araba gecimlik, Viyana’ya tepeden bakan uzunca bir yol. Yukari dogru cikarken, sag tarafi mezarlik sol taraf ise alabildigine üzüm baglari… Ama bu sefer bambaska bir gözle gördüm bu yolu, bambaska hissettim...

Baglar ve mezarlik..
Üzüm, cennetin meyvasi… Hayyam’in insanliga, varolusa, aska, sevgiliye olan duygularini dile getiren üzüm… Baglar, yasam’in ta kendisiydi orada… Misralari geldi aklima gene Hayyam’in;

Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim;
Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim


Günes ipek bir örtü gibi düsmüstü, baglarin üzerine, su yürümüstü bütün dallara, bahar salina salina dolaniyordu asmalarin üzerinde. Tuttugum yol da, baglara bakarak uyuyanlari isaret ediyordu sanki bana; „bak iste, ömür dedigin uzun ince bir yol, o yolun bir tarafi yasayacaklarin diger tarafi ise o sonsuz „derin uyku“… 
Bahar ve kumandayi ele alan bilincaltim sikinti basmis ruhuma günesi sokmak icin elbirligi edip beni buraya getirmislerdi sanki. Belki de son zamanlarda hayat ve ölüm üzerine cok yogunlastigim icin böyle yorumladim ben bu yolu…  Sevilenlerin kaybiydi belki bendeki bu yük…En son cok sevgili kedim de ayirdi minik ruhunu bizden. Sessiz sedasiz cikiverdi dünyamizdan…

Ama o birakip gidenlerin burda kalanlara  bir dilegini de dile getiriyordu  sanki mezarligin oldugu o sag taraf… „Hayat simdi, herseyiyle yasanmali, yasamin, sevginin degerini bilin, gereksiz dertlerle karartmayin gönlünüzü..hersey gecer…“  
Sanirim dördüncü cemre de bana düstü o anda… Isindi kalbim,  halen daha baglari dünya gözüyle görmenin keyfiyle derin derin icime cektim ilik bahari, sag tarafimda uyuyanlara, birakip giden sevilenlere de sevgiyle bahar cicekleri yolladim. 


Her iki tarafa da kulak verdim o yolda, ama sol tarafin cagrisi, hazirligima katil daveti, o kadar coskuluydu ki, icimde gene hayata dair güzel, sicacik  umutlarla devam ettim yoluma. 

Hersey cemre de mi gizliydi yoksa?


Hem gene Hayyam’a dönersek, ne demisti;

Bahar geldi; başka şey istemem kafamda;
Hele akla hiç yer vermem bahar soframda;
Şarap, seninleyim bu mevsim, koru beni:
Söğüt ağacı, sen de ser gölgeni altıma.






TopOfBlogs

11 yorum:

  1. Biraz hüzün, biraz huzurla ve sessiz sıcacık gözyaşları dökerek okudum bu yazıyı. Çok derin duygularla...
    İki küçük not sadece. Kedinin gidişi içimi çok sızlettı. Dördüncü cemrenin sıcaklığını km.lerce masafeden yüreğimde hissettim.
    Sevgiler Melange...

    YanıtlaSil
  2. Dönüp br kere daha okuyunca...İlkbahar bundan daha güzel nasıl anlatılır bilmiyorum. Sanki naif bir kuş tüyünü yumuşacık yüreğine dokundurup dökmüşsün satırlara. Okuduğum sürece hep bunu düşündüm:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asumancim, beni de cok üzdü gidisi..

      ne güzel, ne duygu dolu yorumlarin, sicacik..cok tesekkür ederim
      sevgiler benden de

      Sil
  3. Itırcım fonda Amêlie çalınca; kendimi bisikletin üzerinde, yüzüme vuran mis gibi bahar havasını hissederken, o bir yanı mezarlık bir yanı üzüm bağı olan yolda hızla pedal çevirirken buluverdim. Çok güzel yazmışsın yine. Üzüm bağları ne kadar muhteşem. Yapraklanıncada fotoğrafla lütfen.

    Üzüntüler olmasa sevincin tadını bilemeyecektik. Hayatı fazla ciddiye almamak lazım gibi geliyor bu aralar bana. Teslimiyetde sanırım huzur.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah ayni dedigin gibi atla bisikletine git, öyle bir yol orasi..(sadece yokus olmasi biraz kötü tabii :) )

      Hayatta hersey icice degil mi zaten, üzüntüler, sevincler, özlemler,kavusmalar..kabul etmeli bunu

      Objektifimdekiler'e girersen orda "evimin arkasi sarap baglari 2" de yaprakli, üzümlü fotograflari koymustum

      Sil
  4. Bir cumartesi akşamı için hüzünlü bir yazı...
    Ama yaşam işte, özlem, hüzün, sevinç...dip dibe...
    O şeytan bazen bana neler söylüyor neler; size orada, bana burada:)

    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Semicim yasam tam da bu iste, hepsi bir arada, tadi da orada
      Baharda o kadar güclü bir sey var ki, herkesi herseyi tekrar yasama döndürüyor, yeniden pozitif enerjiyle yüklüyor.
      Ah o seytana kulaklari hep kapatmaya calisiyorum :))
      Sevgiler, sicacik bir haftasonu

      Sil
  5. Neden bilmiyorum bugün zaten dokunsalar ağlayacak gibiydim ve ağlamadım. Öyle bir hüzün işte. Sonra yazını okudum, bıraktım kendimi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asli sanirim, bu bize baharin da oyunu... Havalarla beraber, ruhumuzda bir dalgalanmaya basliyor bu mevsim gecislerinde, belki ondandir bu aglama duygusu...
      Sana sicacik, bahar ve nese dolu bir pazar diliyorum, bol bol gül bugün :)

      Sil
  6. Bu müzikle baharın gelmemesi mümkün mü:))

    YanıtlaSil