9 Temmuz 2012 Pazartesi

Cronica de Una Muerte Anunciada

Kirmizi Pazartesi olarak yayinlandi bizde, ama kendi adi cok daha carpicidir bana göre..“Bildirilmis bir cinayetin kronolojisi“… Kitabin incecik, mütevazi görüntüsünün icine, kitabi kapattiginizda kendinizi, cevrenizi sorgular buldugunuz kocaman bir dünya sigdirmistir Marquez. Hep cok özeldir yeri benim kütüphanemde.

Konusu bize de hic yabanci olmayan bir namus cinayetidir „Kirmizi Pazartesi“nin. Ülkemiz cografyasinda da ne yazik hala devam eden bir namus cinayetini anlatir. Ama o kücükken sahit oldugu bu gercek hikayeyi, kitabin anlaticisina yükleyip bize aktarirken, taraflari sorgular, sorgulatir bize, en basta kendimizi sorgulatir.


Kimin öldürülecegini ilk sayfadan bilirsiniz. Santiago Nasar, sevdigi kizin iftirasina ugramis, baska biriyle evlendirilen kiz dügün gecesinin akibetinde bakire cikmadigi icin, evine geri getirilmis ve kendini kurtarmak icin, kasaplik yapan abilerine de suclunun Nasar oldugunu söylemistir.

Göz göre göre, bagira bagira gelir ölüm Santiago Nasar’a. Bütün köy halkinin gözü önünde, hepsi sabahtan itibaren bliyordur gerceklesicek cinayeti.. O köy halki ki, birey olarak cok farkliliklar gösterir kendi icinde, birey olarak farklidir hayat tarzlari, düsünceleri birbirlerinden. Ama toplumsal deger yargilari agir basar hep, uymak zorundadirlar. Bireyselliklerini unutup hic sorgulamadiklari, körü körüne inadiklari köhnemis "deger yargilarinin", aslinda tam da deger yargilarinin cürümüslügü oldugunun hic ayirdina varamadan kabullenirler bu baskiyi, cinayet islenmelidir, beklerler sabirla sonucu... Kolaycilik, cehalet ve körlüktür bu ayni zamanda, gercek degerlerin kayboldugu.… Kimileri ise seyretmeyi tercih eder, onlar icin töreden ziyade olaylarin kendilerine zarar vermeden gecip bitmesi, hatta ve hatta "taraf" olmakla toplumsal bir de yarar saglamaktir esas olan, o yüzden de cesitli kiliflar uydururlar cinayetin hakliligi icin.  Bosvermiscilik, adam sendecilik te vardir..Bu olaya dahil olmamak en iyisidir, hem kimbilir belki de sucludur Nasar…
Birkaci ise, uyarmak ister Santiago’yu, ne care girisimleri hep basarisiz cikar..Ölüm yazilmistir bir kere Nasar’a… Sabahtan kalkip, olayi izlerler gün boyunca…ve seneler sonra bu konu soruldugunda cogu seyi tam olarak da hatirliyamiyorlardir artik…

Belki de en carpici an’i annesi yasar. Oglunun öldürülecegini son anda haber alir ve disaridan gelen bagirislari duyarak kapi araligindan bakar, evet gelenler kizin abileridir ama ne yazik ki kapi araligindan, „bakis acisi yeterince genis olamadigindan“ baska bir zaviyede kalan ve eve dogru kosmakta olan oglunu göremez, evde saniyordur onu… tam iceri girecekken sürmeler kapiyi üzerine…Korkuyla yukari cikip yardim istemek icin cami actiginda, kapinin önüne kanlar icinde yigilmis oglunu görecektir. Bütün bu telas arasinda, onu uyarmak icin kapi altindan atilan mesaji bile cok gec farkedecektir.

Kimbilir belki de Nasar’in kendisi bile hazirlanmistir farkinda olmadan ölüm gününe, belki de o yüzden, yikanip bembeyaz giyinerek cikar sabah evinden.

Bu cinayeti bütün bir köy halki birlkte isler temelinde, hatta belki de en az suclu cinayeti islemis olanlardir. Onlar, keske biri ciksa da durdursa bizi diye gecirirler iclerinden ara ara. Ama toplum, karar vermistir cinayete artik, üstelik bunu onlar icin yapacak cellatlar da hazirken, hic müdahil olmadan izlemek en iyisidir. Burda ne yazik ki onu kurtarmak isteyen anasinin görüs darligi da onu kurtaramiyacak, tam tersine cellatlara en güzel yardimi yapacaktir.

Okuyup bitirdiginizde kalakalirsiniz kitap elinizde... Heran heryerde yasanir bu hikaye, degisik dekor ve oyuncularla.. 
Ama degismeyen sudur ki dogru yerde durma cesaretini gösteremiyen, dogru bakis acisini yakalayamayan, zamaninda tepki vermeyi beceremiyen, deger yargilarini yitirmis kitleler sonunda tüm cinayetlerin sorumlusu olurlar. 

Bazen sirf insanlar degil, ülkeler de ölür bu yüzden, üstelik önceden bildirilmis olarak...
Birgün de bir anlatici cikar, kronolojisini yazar bu cinayetin...

6 yorum:

  1. İlk okuduğumda sadece edebiyat açısından etkilenip sonraki okuyuşlarımda yurdumla özdeşleşen yanlarını görüp çok etkilendiğim bir kitaptır. "Bazen sirf insanlar degil, ülkeler de ölür bu yüzden, üstelik önceden bildirilmis olarak..." cümleni ise günümüz Türkiyesine cuk oturan cümle olarak seçiyorum.

    YanıtlaSil
  2. En iyi kitabim bosuna dememis Kirmizi Pazartesi icin Marquez. Insanlarin aymazligi,ihaneti ve toplum degerleri kisvesi ardina gizledikleri bireysel cikarlarinin biraraya geldigi zaman nasil ölümcül bir güce dönüstügünü cok ustaca anlattigi bir eserdir benim icin..

    YanıtlaSil
  3. Bazen erkek olduğumdan utanıyorum bu namus cinayetleri için, çok ilkel yahu!!!

    YanıtlaSil
  4. Ama bu namus, töre cinayetlerinde sirf erkekler degil kadinlar da isbirligi yapiyor ne aci ki.. Üstelik ölüm en cok onlara geldigi halde...

    YanıtlaSil
  5. Kadınların işbirliği varsa bu da utanılacak daha ağır bir şeydir!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok haklisin. Kabullenmek ve karsi cikmamak, töre denilen sacmaligi gelecek kusaklara -cevre baskisi adi altinda- tasimak isbirligi degil midir ki..ne yazik bu tavri sürdüren kadinlarimiz da hala mevcut..

      Sil