bu tanışma…
„Bana hiç yabancı gelmediniz, pardon tanışıyor muyuz?“
„Tam tanışıyoruz denemez, bir şekilde bir yerlerde
karşılaştık hep, ama hiç tanışmadık, aslında komşu mahalledeniz, lakin sizin pek yolunuz düşmedi bizim
tarafa.„
„Ama bugün aynı masadayız, aslında hep aynı masadaydık da,
bugün kaderin cilvesi diyelim, bizi yanyana düşürdü nihayet.“
Artık masadakiler tanışmaya başladı diğer tarafta oturanla
da, hani su yan mahalleden gelenle… kimdirler? nasıl yaşarlar, ne anlatırlar?, nedir amaçları, istekleri,
dertleri? O sesini hep uzaklardan, belli belirsiz duyduklarının sözlerini belki
de ilk kez bu kadar yakından duyuyorlar.
Aynı anda çıkıveriyor ağızlarından aynı sözcük..“Özgürlük“…
Şaşırıp bakıyorlar birbirlerine..oysa, hep sadece kendi ağızlarının alışık
olduğunu sanmışlardı bu kelimeye.. „Adalet“ diye tamamlıyor biri diğerinin
cümlesini kaldığı yerden… „Buydu değil mi anlatmaya çalıştığın?“
Masadakiler, bir şekilde büyüdüklerini farkediyorlar
konuşurken, olgunlaştıklarını.
„Masalcı teyzeler“in tatlı tatlı anlattığı „iyi geceler
masalları“yla uyku zamanının bittiğini
söylüyorlar.
Artık masal dinlemek değil, gerçek hikayeler yazmak
istiyorlar, kendi hikayelerini…
Konuştukça ortak yaralarını keşfediyorlar, ortak
yaralarını gene birlikte sarabileceklerini farkediyorlar, bu zamana kadar
yaralayan sandıklarının çareleri olduğuna ayılıyorlar.
Farkındalık, korkuları azaltıyor, korku azaldıkça,
yüreklerinin de yakınlaştığını görüyorlar.
Birden açığa çıkıyor, bu zamana kadar biriken öfkelerinin sebebi, hiç de diğer
mahalle değilmiş… Üstelik öfkenin kaynağı hepsi için aynıymış aslında…
„Yaşamıma, bana, benliğime saygı duy“ diye bağırmış hepsi
kendi mahallesinde, ama nasıl da değişiyormuş sesler, o mahaleden bu mahalleye
gelene kadar… „Eşitlik“ „Saygı“ istiyorum demenin, aynıymış anlamı her
mahallede.
Meğer, Özlem’i hep aynıymış masadakilerin. Aydınlık
günlere, barışa uyanmakmış.
İnsan’ca yaşayabilmekmiş özünde tek arzu..
Kimse kimsenin sesini boğmadan konuştuğunda, birbirini ilk
kez duymaya başladı masadakiler.
Bu şimdilik ilk tanışma, şu an masadakiler „memnun oldum“
diyorlar.
Ancak, bunun tanışıklıktan öteye geçmesi, kalıcı dostluğa
dönüşmesi için, daha çok kereler o masada toplanmak, gene sesleri boğmadan
anlatmak, dinlemek, elde hoşgörü diğer
mahalleyi ziyaret etmek, birbirinin acılarına daha çok eğilmek, hiç
bilmediğimiz çocukluk hikayelerini dinlemek gerekicek.
Ki, bir kahvenin 40 değil yüzlerce yıl hatırı kalsın…
*Resim, evimizin en
sevdigim tablolarindan…
19. yy da yasamis
bir orientalist ressama ait, masadakilerin aidiyetleri, inanislari farkli..ama
biraradalar, sohbet ediyorlar…
"Keşke" diye başlamayı hiç sevmem ama bu defa demeliyim. Keşke, kaderin cilvesi onları yan yana getirmeden, yan yana oturabilmeyi, birbirlerini dinlemeyi deneselerdi. Belki düğümler şimdiye kadar çoktan çözülmüş olacaktı. Geç mi kaldılar? Hayır tabii ki...Önemli olan; birilerinin onlara öğüt vermeden, yol göstermeden, bu deneyi kendilerince keşfetmiş olmaları.:) Başlangıç çok yaratıcı, bunun sonu aydınlık.:) Umarım kahvelerinin hatırı, sonsuza kadar devinerek hatırlansın. Sevgiler.
YanıtlaSilBu genclere apolitik damgasi vururken,bir "ara neslin" tamamen apolitize edilmis, aslinda ondan da öte kisiliksizlestirilmis,ici bosaltilip robotlastirilmis bir nesil oldugu gercegini göz ardi ettik.. Bu yüzden de uzun sürdü diger mahallenin farkina varmak, birarada yasadiklarini hatirlamak diye düsünüyorum.
SilDirenisin ilk basladigi gün bir yazi yazmistim..
http://itir-cafemelange.blogspot.co.at/2013/05/dag-basn-duman-alms.html
Sevgiler benden de cok cok..
Aslinda binlerce yildir dipdibe yasadigimiz gunlerden genlerimizde kalan komsuluk yetenegimiz canlanmaya basladi tekrardan :-) Biraz o eski hikayelere kulak versek ozumuze geri donmek kolay olacak bence.
YanıtlaSilBir yerde okumustum, merhaba farsca kokenli olup 'benden size zarar gelmez' demekmis, daha cok merhaba diyelim o zaman, anlamini vere vere :-)
Basak'cim hep cok severdim "Merhaba" sözünü, simdi daha da cok sevdim..
SilHerkesin birbirine merhabalarinin cogaldigi günler olsun temennim..evet anlamini ver vere..
Cok sevgiler
Merhabalar...
YanıtlaSilBazen tanışmadığımız insanlara bakıp, güçlü bir hisle bir yerden tanışdığımızı
düşünürüz. Hafızamızı zorlar 'tanıyorum, ama nerden' deriz. Şeklen tanışmamışızdır gerçekten, fakat onları bize tanıdık kılan isimsiz bir şeyler vardır. Refleks olarak yakın olmak ister, adeta onlara doğru çekiliriz. Bir süre sonra 'demek ki...' - 'meğer ondanmış...' diye başlayan cümleler kurar yüreğimiz.
Cafe Melange'a çekilmek de işte böyle bir şey:-)
Sevgilerimle...
İçten gelen 'merhaba''a, 'nasılsın' demelere ihtiyacımız var!.Önyargılarla yeterince duvarlar örüldü bugüne kadar..Artık birbirini dinlemek, anlamak, zamanıdır. Sevgi ve hoşgörüden geçmeli Müslümanlığın da insanlığın da temeli!. Bunlar yoksa ne ibadet ne de kardeşlik söylemi, gösterişten öteye gitmez olur.Aynı düşüncelerden ziyade farklı düşünceler yanyana oturabilme becerisini göstermeli!.Asıl maharifet burada!.
YanıtlaSilTemennilerine yürekten katılıyorum..Sevgilerimle...