1 Temmuz 2013 Pazartesi

Pardon, tanışıyor muyuz?


Aynı masada saatlerdir oturup da, karşınızdakinin size bir yerlerden tanıdık gelmesi gibi 
bu tanışma…

„Bana hiç yabancı gelmediniz, pardon tanışıyor muyuz?“


„Tam tanışıyoruz denemez, bir şekilde bir yerlerde karşılaştık hep, ama hiç tanışmadık, aslında komşu mahalledeniz,  lakin sizin pek yolunuz düşmedi bizim tarafa.„

„Ama bugün aynı masadayız, aslında hep aynı masadaydık da, bugün kaderin cilvesi diyelim, bizi yanyana düşürdü nihayet.“

Artık masadakiler tanışmaya başladı diğer tarafta oturanla 
da, hani su yan mahalleden gelenle… kimdirler? nasıl yaşarlar, ne anlatırlar?, nedir amaçları, istekleri, dertleri? O sesini hep uzaklardan, belli belirsiz duyduklarının sözlerini belki de ilk kez bu kadar yakından duyuyorlar.

Aynı anda çıkıveriyor ağızlarından aynı sözcük..“Özgürlük“… Şaşırıp bakıyorlar birbirlerine..oysa, hep sadece kendi ağızlarının alışık olduğunu sanmışlardı bu kelimeye.. „Adalet“ diye tamamlıyor biri diğerinin cümlesini kaldığı yerden… „Buydu değil mi anlatmaya çalıştığın?“

Masadakiler, bir şekilde büyüdüklerini farkediyorlar konuşurken, olgunlaştıklarını.
„Masalcı teyzeler“in tatlı tatlı anlattığı „iyi geceler masalları“yla uyku zamanının  bittiğini söylüyorlar.
Artık masal dinlemek değil, gerçek hikayeler yazmak istiyorlar, kendi hikayelerini…
Konuştukça ortak yaralarını keşfediyorlar, ortak yaralarını gene birlikte sarabileceklerini farkediyorlar, bu zamana kadar yaralayan sandıklarının çareleri olduğuna ayılıyorlar.
Farkındalık, korkuları azaltıyor, korku azaldıkça, yüreklerinin de yakınlaştığını görüyorlar.
Birden açığa çıkıyor, bu zamana kadar  biriken öfkelerinin sebebi, hiç de diğer mahalle değilmiş… Üstelik öfkenin kaynağı hepsi için aynıymış aslında…
„Yaşamıma, bana, benliğime saygı duy“ diye bağırmış hepsi kendi mahallesinde, ama nasıl da değişiyormuş sesler, o mahaleden bu mahalleye gelene kadar… „Eşitlik“ „Saygı“ istiyorum demenin, aynıymış anlamı her mahallede.

Meğer, Özlem’i hep aynıymış masadakilerin. Aydınlık günlere, barışa uyanmakmış.
İnsan’ca yaşayabilmekmiş özünde tek arzu..

Kimse kimsenin sesini boğmadan konuştuğunda, birbirini ilk kez duymaya başladı masadakiler.

Bu şimdilik ilk tanışma, şu an masadakiler „memnun oldum“ diyorlar.

Ancak, bunun tanışıklıktan öteye geçmesi, kalıcı dostluğa dönüşmesi için, daha çok kereler o masada toplanmak, gene sesleri boğmadan anlatmak, dinlemek, elde hoşgörü  diğer mahalleyi ziyaret etmek, birbirinin acılarına daha çok eğilmek, hiç bilmediğimiz çocukluk hikayelerini dinlemek gerekicek.

Ki, bir kahvenin 40 değil yüzlerce yıl hatırı kalsın…





*Resim, evimizin en sevdigim tablolarindan…

19. yy da yasamis bir orientalist ressama ait, masadakilerin aidiyetleri, inanislari farkli..ama biraradalar, sohbet ediyorlar…







6 yorum:

  1. "Keşke" diye başlamayı hiç sevmem ama bu defa demeliyim. Keşke, kaderin cilvesi onları yan yana getirmeden, yan yana oturabilmeyi, birbirlerini dinlemeyi deneselerdi. Belki düğümler şimdiye kadar çoktan çözülmüş olacaktı. Geç mi kaldılar? Hayır tabii ki...Önemli olan; birilerinin onlara öğüt vermeden, yol göstermeden, bu deneyi kendilerince keşfetmiş olmaları.:) Başlangıç çok yaratıcı, bunun sonu aydınlık.:) Umarım kahvelerinin hatırı, sonsuza kadar devinerek hatırlansın. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu genclere apolitik damgasi vururken,bir "ara neslin" tamamen apolitize edilmis, aslinda ondan da öte kisiliksizlestirilmis,ici bosaltilip robotlastirilmis bir nesil oldugu gercegini göz ardi ettik.. Bu yüzden de uzun sürdü diger mahallenin farkina varmak, birarada yasadiklarini hatirlamak diye düsünüyorum.

      Direnisin ilk basladigi gün bir yazi yazmistim..
      http://itir-cafemelange.blogspot.co.at/2013/05/dag-basn-duman-alms.html

      Sevgiler benden de cok cok..

      Sil
  2. Aslinda binlerce yildir dipdibe yasadigimiz gunlerden genlerimizde kalan komsuluk yetenegimiz canlanmaya basladi tekrardan :-) Biraz o eski hikayelere kulak versek ozumuze geri donmek kolay olacak bence.
    Bir yerde okumustum, merhaba farsca kokenli olup 'benden size zarar gelmez' demekmis, daha cok merhaba diyelim o zaman, anlamini vere vere :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Basak'cim hep cok severdim "Merhaba" sözünü, simdi daha da cok sevdim..

      Herkesin birbirine merhabalarinin cogaldigi günler olsun temennim..evet anlamini ver vere..
      Cok sevgiler

      Sil
  3. Merhabalar...

    Bazen tanışmadığımız insanlara bakıp, güçlü bir hisle bir yerden tanışdığımızı
    düşünürüz. Hafızamızı zorlar 'tanıyorum, ama nerden' deriz. Şeklen tanışmamışızdır gerçekten, fakat onları bize tanıdık kılan isimsiz bir şeyler vardır. Refleks olarak yakın olmak ister, adeta onlara doğru çekiliriz. Bir süre sonra 'demek ki...' - 'meğer ondanmış...' diye başlayan cümleler kurar yüreğimiz.

    Cafe Melange'a çekilmek de işte böyle bir şey:-)
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  4. İçten gelen 'merhaba''a, 'nasılsın' demelere ihtiyacımız var!.Önyargılarla yeterince duvarlar örüldü bugüne kadar..Artık birbirini dinlemek, anlamak, zamanıdır. Sevgi ve hoşgörüden geçmeli Müslümanlığın da insanlığın da temeli!. Bunlar yoksa ne ibadet ne de kardeşlik söylemi, gösterişten öteye gitmez olur.Aynı düşüncelerden ziyade farklı düşünceler yanyana oturabilme becerisini göstermeli!.Asıl maharifet burada!.

    Temennilerine yürekten katılıyorum..Sevgilerimle...

    YanıtlaSil