Kötü gidiyor gibi gelir bazen hersey, aslinda kötü gitmeye basladimi birseyler, yakin bir zamandaki degisimin de habercisi olur bu. Aslinda, kötü gitmesi birseylerin, o eskiye ait olan, aliskanlik kazanmis oldugundan kendini vazgecilmez hissettiren durumlarin, degisim rüzgari karsisinda kaliciligini devam ettirmek istemesi, kendini savunmaya calismasidir, Ama rüzgar da en az onun kadar güclüdür ve bu ikisi arasindaki amansiz savastir bize kötüye gidiyor hissi veren. O rüzgar esmeye basladi mi bir kere, siz iste orda, ikisinin arasinda kaliverirsiniz, kimi tutacaginizi bilemeden, hangisi daha güclü bilemessiniz. Kim güclüyse o kazanir zaten, sizin fikrinizi de soran olmaz cok fazla… Ama onlar kendi savaslarini sürdürüp, kendi güclerini ispat etmeye calisirken, sizin eliniz ayaginiz kesilir, dünyadan cekilirsiniz sanki, sadece oturup bu kavganin bitisini, sonucunu görmek istersiniz, kimse size ilismesin, kimse hatirinizi bile sormasin istersiniz. Hatta bütün bunlar olup biterken, siz kacip baska yerlere gitmeyi dilersiniz, onlar meselelerini halletsin, siz de döndügünüzde gene hersey yoluna girsin, yeter ki sizi karistirmasinlar su kendi savaslarina…
Ama bunu bir kere yasadiysaniz, biliyorsunuz ki, bu savasin ardindan günes dogacak o savas alanina. Hangi tarafin kazanacaginin da önemi yok aslinda, sonuclanmis olmasidir önemli olan, sizin icin savastilar ve kazanan sizinle olacak cünkü, bir sonraki rüzgarda kendi varligini korumaya girisene kadar…
Tarot’daki „ölüm“ kartidir bu, adi kulaga cok kötü gelse de bu kart, kötülüklerin habercisi degildir hic bir zaman, tam tersine özgürlügün ilanidir, bitmesi gerekeni bitirendir, yeniye yönelmenin kartidir, ama korkutur daha adini duyurur duyurmaz…
Böyle zamanlarda, iki taraf arasinda gidip gelen ruha yardimci olmali, o ne istiyorsa onu yapmali, ona iyi gelecek, kendini mutlu hissettirecek seyleri ki, bu yanibasindaki savas onu yaralamasin, yormasin, savas bittiginde kazanani kutlayacak gücü olsun… Elbette kolay degil, ama bu karmasada biz ruhun tarafinda olalim, tarafimizi ondan yana belirleyelim. Ve ruhunuzun „ruhunu“ oksayacak seyleri de yalnizca siz bilirsiniz.
Böyle zamanlarda benimkine, mutfak iyi gelir mesela, bi de eskicileri dolasmak, ikisinin ortak yani ne derseniz ben de düsündüm, kesif var ikisinde de, birinde sevgiyle yaratmak var, digerinde yillar önce sevgiyle yaratilmisi, üretilmisi yeniden bulup cikarmak var.
Nisan geldi ama, nerden ciktigini bilemedigim bir kuzey rüzgari esiyor… mutfaga girdim , sonra da bugün bizim sokagin kösesinde Viyana’nin en güzel ve en büyük bitpazarlarindan sayilan ve senede iki kere (bahar-sonbahar) kurulan, bitpazarina yöneldim, unuttum rüzgari, tatli tatli isitan nisan günesinin tadini cikardim. Hülyam da yanimdaydi, ah tabii bir de, böyle zamanlarda ruhun en büyük ihtiyaci diger sicacik ruhlar…
Bu arada kuzey rüzgarindan söz acilmis, yeri gelmisken Gut gegen Nordwind (Kuzey rüzgarina iyi gelen) Daniel Glattauer’in 2006 de yayinlanan romani, türkceye cevrilmis oldugunu umut ediyorum. Daniel Glattauer Avusturya’da Standard gazetesinin yazarlarindan, konulari genelde günlük hayati, avusturyalilari hicveden türden. Kitabi yayinladigindan beri best seller raflarindan inmedi, Viyana ve Berlin basta olmak üzere 40 dan fazla tiyatroda oynandi. Internet ortaminda tamamen yanlislik üzeri gelisen tanismayi ve bu tanisikligin aska dönüsünü cok keyifli bir dille anlatan bir roman, tavsiye ederim.
Bitpazarindan elim bos da dönmedim, iste ganimetlerim, simdi derhal onlari kullanacagim mutlu bir tarif bulmaliyim.Suan rüzgari hissetmiyorum o kadar, icimi isitti aldigim keyif.
Sanki yaşamım boyunca düşünüp bir türlü ifade edemediğim ama altını keyifle çizeceğim satırlar.
YanıtlaSilHep olan bu. Buradan hep tekrarladığım tek şey, ruhun çok naif olduğu ve korunması gerektiği gerçeği. Bir de ders aldım.
Sen ruhunu ne güzel şımartmış, her iki sevdiği şeyi bir araya getirerek (tabaklarla yemekleri)
katmerlemişsin bu işi.
Aldım payıma düşeni ben de. Teşekkürler Melange...