28 Temmuz 2011 Perşembe

Gece kadar siyah, cehennem kadar sıcak ve kadın kadar tatlı...

Daniel Moser'in duvarindan, Geraldine Chaplin
iceceksin kahveyi der bir Kolombiya atasözü. Kahvenin yapilisi ülkeden ülkeye degisiklik de gösterse, aslinda tadinda en baglayici olanlardan biri de hangi duygularla iciliyor oldugu bence. Sabah kahvesi, bir dostla icilen kahve, hani 40 yillik hatiri olan, yorgunluk kahvesi, güzel bir yemegin üzerine..ve hepsinde de hangi duygular icinde oldugumuz tadini bir o kadar etkinlestirir.

Biliyorsunuz kahve benim askim; 

Dün cok lezzetli bir kahve ictim, cünkü bu kahvede bir kahvenin güzel olmasi icin gereken hersey vardi. Herseyden önce kahvenin logosu „best coffee in town“, Viyana’nin en iyi kahvesi olarak geciyor, kahve cekirdeginden, fincanima gelene kadarki hikayesini takip edebildigim bir kahve bu ve tabii yukarda da söyledigim gibi, sicacik, keyifli bir sohbet sirasinda icilen.

Isterseniz hikayeyi en bastan anlatayim ;


Ilk yazimda belirtmistim, Viyana’da kahvenin miladi, 17. yy da Türklerin Viyana kusatmasi ile baslar, Kolschitzky her ne kadar kahve cekirdeklerinin deve yemi olmayip, ne ise yaradiklarni bilse de onlari daha ziyade pazarlamayi tercih eder.
Viyana’nin ilk cafesi, Ermeni bir tüccar olan Diadato tarafindan acilir. O dönemlerde Schwedenplatz ve civari tüm yabanci mallarin isleminin yapildigi, gümrüklendigi bir yer olarak tüccarlarin ve gezginlerin ugrak yeriydi. Bir kahve dükkani acmak icin daha dogru bir yer olamazdi. Diadato, Ocak 1685 de Kaiser Leopold’un özel izniyle „Thurk icecegi Chava“yi satabilme hakki kazanir  ve tüm gümrük islemlerinin görüldügü Mauthaus’un karsisindaki binada (Hachenbergisches Haus, bugün Rotenturmstrasse 14) Viyana’nin ilk kahvesini acar. Önceleri sadece basit tahta siralardan ve ufak masalardan olusan yer kisa zamanda büyük ilgi görür. Ancak ismi, Belgrad kusatmasi sirasinda bir ajan dedikodusuna karisan Diadato, careyi dükkanini  tanidiklarina devredip Venedig’e gitmekte bulur. Yeni sahipleriyle birlikte artik, kahve kültürü iyiden iyiye Viyana’da yerlesmeye baslar.

Yok yok, sadece benim anlatacagim hikayenin basi 17 yy da basliyor, yoksa tarih dersi vermiycem.

Söyle ki, Rotenturmstrasse 14, Viyana'nin ilk cafesi, Daniel Moser adiyla, bugün kültür sanat cevresinin en ragbet ettigi Kaffeehaus’larindan biri olmakla kalmayip ayni zamanda geleneksel kahve metotlariyla kahvenin hazirlanip sunuldugu bir kahve enstitüsü konumunda.



Ve benim icin ne kadar gurur verici ki, arkadaslarim Julia ve Ata Ataberk bu cafenin ortaklari ve isletmecileri. Yani kahve ile ilk Türkler sayesinde tanisan Avusturyalilari, gene Viyana’nin ilk cafesinde Türk bir cift agirliyor. (Julia ismi sizi yaniltmasin, kendisi de Türk)




Iste dün kahvemi Julia ile birlikte, onun cafesinde, Daniel Moser’de ictim. Ikimiz de yaz bekari olmanin „dayanilmaz hafifligi“ ile önce Moser’de kahvelerinizi yudumlayip, derhal kendimizi keyifle yemek yiyecegimiz ve rahatsiz edilmeden „koyu sohbetlere“ dalacagimiz bir mekana attik. (Specht, sevgili Nabil’in). Sonrasinda ise, döndük gene Daniel Moser’e ve Ju benim sorularimi yanitlamaya basladi, Moser’lle ilgili.

Julia Ataberk
Ortaklari Roman Schärf icin kahve kültürü bir aile mirasi, üniversiteyi bitirdikten sonra „Schärf kahve makinalari“ kurulusunun basina geciyor. 1982 de Rotenturmstrasse 14 de, Viyana’nin ilk cafesini yeniden kesfediyor, ve Daniel Moser olarak aciyor.

Daniel Moser’de kahve, cekirdeginden itibaren dikkatle hazirlanip fincaniniza kadar geliyor. Kahve, kismen Costa Rica’da kendi kahve plantajlarinda, 5 cesit Arabica kahve cekirdeginin özenle biraraya getirilmesiyle hazirlaniyor. Söyle ki; kahveye aromasini tadini veren onun kavrulma islemi. Bu yüzden artik cogu yerde uygulanmayan bir metotla, her bir bölgeden gelen kahve cekirdegi kendi karakteristik özelliklerini kaybetmemesi icin ayri ayri özenle ve geleneksel tarzda kavrulup sonrasinda bir karisim yapiliyor. Bu kahveler daha sonra Daniel Moser Products olarak dünyanin cesitli yerlerine satiliyor. Yalniz bir ayricalikla, en güzel karisim sadece ve sadece Daniel Moser’in, bu karisimi baska hic bir yerde bulamiyorsunuz. Eh, o da haklari ama..



Daniel Moser’de sadece geleneksel kollu kahve makinalari kullaniliyor. Bu makinalarda hersey mekanik, pistonlusilindir sistemine dayali eski espresso tekniginin bir kopyasi. Bu sistemdeki basincin etkisiyle „etkileyici“ bir kahve olusuyor. Kahve porsiyon olarak aninda cekiliyor, yani hic beklemiyor cekildikten sonra ve espresso olarak süzülüp, arzu edilen sekle göre hazirlaniyor.
                        
                         (Resimlerin üzerine tiklayarak büyütebilirsiniz)

Cafe Latte harika gözüküyor



Köpügü tutturmak isin inceligi



gercek bir "Wiener Melange"




ve Daniel Moser'in spesiyalitesi "kleiner Moser" yani kücük Moser, yapimi sir, lezzeti mmmm...

Daniel Moser, gündüzleri cesitli ve lezzetli kahve cesitleri ve yaninda leziz bagel’lariyla yaz-kis en sevilen mekanlardan, özellikle yazin kapinin önüne cikan masalarda kahvenizi veya prosecconuzu yudumlayip sohbet ederken yoldan gecenleri seyretmek, tabii arada tanidiklara rastlamak cok keyifli, üstelik ögleden sonra geldiyseniz, burasi birazdan aksama dogru jazz, soul ritmlerinin öne ciktigi keyifli bir bara dönüsmeye basliyacaktir, artik yeterince güzel kahve icilmis, siz geceye hazirsinizdir ve geceye Daniel Moser’de hep güzel baslanir.


Viyana'ya yolunuz düserse ugramadan gecilmeyecek adreslerden Daniel Moser, hatta belki bakarsiniz birlikte bir kahve yudumlariz..

TopOfBlogs

25 yorum:

  1. Ah Itır! Mahvettin beni.. Sabah sada çocuklarla debelenmekten kahvemi dahi içmemişken üstelik.. Bir ara cafelerinin yüzü suyu hürmetine Viyana sevdam vardı:)

    Evet, gelmeli ve kimbilir beraber içeriz.. Sevgiler çok:)

    YanıtlaSil
  2. Eveett..bu harika bir fikir, bence en yakin bir zamanda yap bu plani :) sevgiler sana da

    YanıtlaSil
  3. kahve pişirmeye gidiyorum. deli anneye de seni bana tanıştırdığı için bir kahve ısmarlıyorum senin cafede ;)
    sevgiler müjde

    YanıtlaSil
  4. :) bende kurabiyelerinizi getiriyorum müjdecim

    YanıtlaSil
  5. oh oh değme keyfimize :) ne dinleriz ki acaba ;)

    YanıtlaSil
  6. :) Pink Martini mesela.."let's never stop falling in love"..:)

    YanıtlaSil
  7. kahve kültürüm çok yoktur ama güne koyu, şekersiz, süvari türk kahvemiiçmeden başlayamam. kahve olmazsa olmazımdır.
    Görümcem oralarda belki birgün uğrarım belli mi olur?
    sevgiler

    YanıtlaSil
  8. kahveyi ben de aynen böyle icerim :) beklerim, cok da sevinirim

    YanıtlaSil
  9. Viyana'yi gormeyi cok istiyorum zaten, gun olur gidersem, bu mekana mutlaka gidip bir kahve molasi verecegim kesin:)

    YanıtlaSil
  10. ilgiyle okudum yazınızı. bende bir türk kahvesi düşkünü olarak ve tüm ritüellerine uyarak hazırlarım kahveyi :)

    YanıtlaSil
  11. türk kahvesinin yerini hic biri alamaz bende de..evet,cok dogru bir ritueldir onu hazirlamak

    YanıtlaSil
  12. Olé@ haydi,o zaman yakinda, daniel moser'de :)

    YanıtlaSil
  13. ne hoş yazı.
    kahve sevilmez mi.
    bi de aklımda tutayım moser'i.
    :)

    YanıtlaSil
  14. hımm tamam. gelebilirim.
    :)

    YanıtlaSil
  15. harika, masamiz kalabaliklasiyor :)

    YanıtlaSil
  16. Cok guzel bir post! Insallah viyanaya gidebilirsin bir gun ugrarim!
    http://maffionista.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  17. ne güzel olur :) ama öncelikle bloguma hosgeldiniz

    YanıtlaSil
  18. Merhaba Itir,
    Bloguna ilk ziyaretim ve devam da edecek :-) Gecen hafta bir kahve ile ilgili bir yazi yazmistim, Neseli Gunler senin blogunda okudugu Kolombiya atasozunden bahsetti. Ben de merakla zipladim bloguna. Cok guzelmis, zevkle okuyacagim :-)
    Sevgiler,
    Gokce

    YanıtlaSil
  19. Merhaba Gökce, iyi ki yazmis Neseli Günler..ben de bu sayede senin güzel sayfani, yazilarini tanima firsati buldum, hosgeldin, iyi ki geldin :) sevgiler benden de

    YanıtlaSil
  20. Kahve deyince akan sular durur benim için de,Her sabah içine azcık bitter çikolata kattığım türk kahvesi keyfime keyif katar.Blogunuzu çok beğendim,Özgün içerikli blog bulmak çok zor.Viyana ya sevgiler.

    YanıtlaSil
  21. Hosgeldiniz :)
    kahve ve bitter cikolata..mmmm bayildigim iki sey :)
    tesekkür ederim, cok sevindim begendiginize.
    Sevgiler

    YanıtlaSil