Gizli Cennetim

 
Oldum olasi ne büyük otelleri ne kalabalik plajlari sevemedim, hep kücük bir koyda 5-6 odali bir pansiyonda kalip, fazla kimselerin ugramadagi denizlerde yüzmeyi seviyorum. Yalniz, tatil mekaniniz yaz aylarinda Cesme ise, cok fazla sansiniz da kalmiyor eger tekne ile acilmadiysaniz.



Ama bizim „henüz“ sakli bir cennetimiz vardi bu sene. E o zaman niye yaziyorsun denir tabii böyle bir durumda,  ama buralari benim gibi düsünenlerle paylasmayi da seviyorum.
Burasi Sifne’de, Aqua… Ismi de cok sey anlatiyor zaten, önünüz arkaniz su burda, daha dogrusu önünüzde muhtesem bir koy, arkanizda ise koy manzarali termal havuz.
Cesme ve civarinin termal sulari yüzyillardir meshur aslinda. Sifne de bu sifali termal sularin ciktigi bir bölge. Cesme ve Sifne yöresindeki termal su, deniz suyunun magmaya inerek doğal yoldan ısınıp dezenfekte olduktan sonra, doğal thalasso terapi ve termal suya dönüşmüş hali, bu nedenle şifa değerinin ülkemizde ve dünyada bulunan tüm termal sulardan daha farklı ve daha etkili oldugu söyleniyor. Buradaki suların sıcaklığı 58 dereceye ulaşıyor, içinde sodyum klorür, potasyum klorür ve magnezyum klorür bulunan sular, cilt hastalıklarının yanı sıra romatizmanın kronik her şekli, gut, şişmanlık gibi metabolizma bozuklukları ile raşitizm, kadın hastalıkları, karaciğer ve idrar yollarının ağrılı hastalıklarının tedavisinde kullanılıyor.

Mekanin güzelligi sadece dogasinin güzelligi ve muhtesem denizi, sicacik termal havuzuyla da sinirli degil. Burdaki sicacik dostlar aldigimiz keyfi kat kat arttiriyor... En basta mekanin sahibi sevgili arkadasimiz Altug ve Gökhan var. Biz aslinda Cesme’deki evi kapatip buraya tasinsak daha iyi edicektik sanirim. Zira, sabahin köründe girdigimiz mekandan gece yarisi ancak ayrilabiliyoruz, hatta ayrilamiyoruz, gecen hafta ille de gün dogumunu fotograflamak istedigim icin, bos bungalowlardan birine 4 tane sezlong siltesi atip orda uyuduk. 

Ayrilamiyoruz cünkü, sabah iceri adiminizi attiginizda disardaki kesmekesle aninda irtibatiniz kesiliyor, baska bir dünyadasiniz artik. Etrafta ne „görmeliyim, görülmeliyim“ diye dolasan, bir saat icinde 10 mayo degistiren kisiler var, ne bagiris cagiris konusanlar, ne de artik „beach club“ olmanin vazgecilmez sarti kulaklarinizi sagir eden müzik. Tam tersine biz sevgili Kiwi’nin harika müziklerini dinledik gün boyu, gece boyu. Buraya gelen insanlar huzura geliyor, kimselere birseyler gösterme, ispat etme cabasinda degiller. 

Tabii söz huzura gelmisken…Aqua’nin restoraninda bence  Ege’nin tek ismi, Hasan abi var. Hasan abi’nin ünü Cesme’yi coktan asmistir, O’nun lezzetli mutfaginin tadi, ünü cok kisiyi Cesme’ye getirdi senelerce. Kimleri agirlamamiski o mütevazi restoraninda, Balikci Hasan, diye gecer adi her yerde, ama o bizim sevgili Hasan abimiz. Mutfagindan cikardigi biribirinden lezzetli yemeklerin yaninda, onunla oturup sohbet etmenin keyfi bambaska..Onunla sohbete basladiktan sonra, sizde ne dert kalir ne tasa, nam-i diger Huzur Hasan O … Aslen Rizeli ama Izmir Güzelbahce’de büyümüs ve egeli olmus bir aile, hepsi balikci olan 7 kardesin en kücügü. „Karisinin yanindan ayrilmayan balikci olamaz“ felsefesiyle, Türkiye’nin tüm denizlerindeki her baligi taniyan, uzun yillar Izmir, Istanbul ve Ankara’nin balik ihtiyacini karsilayan gercek bir balikci ve doga dostu O. 1992’de henüz daha akina ugramamis Cesme, Dalyanköye geliyor ve Balikci Hasan’i aciyor. 2009 da ise devrediyor. Bu dönemde Istanbul Yeniköy’de actigi yerde de onun leziz ege otlariyla yaptigi salatalari esliginde baliklarini yeme firsati yakaladik. Simdi Aqua’da, restoran ondan soruluyor. Eh, simdi aksam hem bu sofra hem bu sohbet birakilip gidilir mi, haliylen kaliyoruz biz gene.. Bu sohbet esnasinda aldigim bir tarif de, balik kebabi, aksam da yapti bize zaten, o kadar lezzetli anlatti ki, aksam derhal yemeliydim artik.

Hasan abi'yle sohbette...

Ah, unutmadan, tabii denizden ciktiktan sonra, gün batiminda arkadaki havuzda huzura yelken acmadan, Mojito’nuzu söylemeyi unutmayin, bence en güzel Mojito da burda, hem kizillasan denize bakarken, sicacik havuzun icinde ve Kiwi’nin güzel müzikleri esliginde, baska bir keyifle iciliyor ve daha bir güzel geliyor tadi galiba…

Ve tabii, bu mekanda devamli birarada oldugumuz, lezzetli saraplar, rakilar esliginde hos ve keyifli sohbetler ettigimiz diger dostlarimiz. Özellikle Murat Özakat'in varligi bu mistik yere ayri bir ruh katiyor, O'nun huzurlu, iyi olan herseyle barisik dünyasi, felsefeci ruhu yapilan sohbetlerin tadini yillanmis saraba ceviriyor.


Aqua’da emegi gecen, yolu bizle kesisen herkese, bu yazi unutulmaz kildiniz…



Diger Aqua fotograflari icin tik..
Hasan Abi'nin "Balik kebabi" icin tik..