2 Temmuz 2012 Pazartesi

Sifahane...


Tatildeyken is birakmaz bazen pesinizi, hele bir de o sicakta bürokratik isleriniz varsa kabus gibi cöker insanin üstüne… O sicak Bodrum sabahinda da 3 günlügüne Cesme’den geldigimiz Bodrum’da, merkeze inmek zorunda kalmak yeterince sikintiliydi, bir de islerin aksamasi… Ama her şerde bir hayir var denir ya.. ne dogru, yolumuzun merkeze düsmesi bizim de sevgili arkadasimiz Nemika’yi arayip onunla bulusmaya, gülen yüzüyle keyifli sohbetlere tasirken, islerin sandigimizdan fazla uzamasi, Nemika’nin beni cok mutlu olacagim bir tanismaya götürmesine olanak sagladi.

Bazi insanlar vardir, tanidiginiz ilk anda pozitif bir auralari oldugunu, size iyi geldiklerini hissedersiniz. Nemika da öyle iste, mevlevi bir aileden geliyor o. Aslinda sasmamam da lazim beni böyle güzel bir sürprizle bulusturmasina…

"Hadi gel, seni bir yere götürecegim, tam senlik bayilacaksin" dedi… Bayildim…


Burasi, Bodrum Marina’nin karsisinda  Neyzen Tevfik Caddesi üzerinde, daha kapisindan girmeden sizi sariveren bir yer… yer dedim, cünkü tek basina ne dükkan, ne aktar, ne lokal, ne cafe demek yeterli degil. Cünkü burasi bir Sifahane… evet sadece adiyla degil, herseyiyle ve en basta samimi ve sicacik sahibesiyle adinin hakkini veren bir Sifahane diger deyisiyle „Yasam sanati ve Bilgi Paylasim Merkezi“

Beni o Bodrum’un yakan sicagindan bir vahaya sokmus gibiydi Nemika. Önce kendimi birbirinden lezzetli  sabunlarin  –insan sabuna lezzetli der mi, ama öylesine istah acan görünüsleri ve kokulari var ki, daha uygun bir tanimlama bulamadim- arasindan alamadim. Neler yok ki..mesela „bal küpü“ bal ve taze kaymaktan elde edilmis..kuru, yorgun ve cansiz ciltlere yeniden dirilik kazandirmak icin,“portakal“ portakal yagi kullanilarak elde edilen bu sabun da cildin parlamasina yardimci oluyor, en hassas bebek ciltlerine bile kullanilabiliyor. „Sea Foam“ ise kabak lifleri de icerdiginden ayni zamanda peeling yapiyor, deride bulunan zararli bakterileri de atarak selülitlerden kurtulmaya yardimci oluyor…Cok var, en iyisi siz, Sifahanem’e gelen sabunlarin sayfasina da bir göz atin. Bu arada en önemlisi, bu sabunlar birinci kalite zeytinyagi, dogal kaynak suyu, bitkisel yaglar, bitki özleri ve organik icerikler kullanilarak üretiliyor. Kostik, lanolin, esans ve boya icermiyor.


Iste buranin sirri da burada yatiyor. Sadece dogal sabunlar degil sizi icerde karsilayan..burasi sifali otlarla, baharatlarla, aromatik yaglarla, iyilestirici besin maddeleriyle dolu ve hepsi arastirilarak, katki maddesi icermeyen, organik üretilmis ve ilk elden alinmis ürünler. Mesela keci, koyun ve inek sütü ve peynirleri, zeytinyagi, mevsime göre sebze ve meyvalar Iasos’taki Asin Ciftliginden geliyor. Ama dedigim gibi burasi sadece bu güzel ürünlerin satildigi bir dükkan degil, onlar sifa vermek amaciyla ordalar ve siz her ürün hakkinda, nasil kullanilacagi hakkinda veya tam tersi belli bir sorununuz icin neyi nasil kullanmaniz gerektigi hakkinda ayrintili bilgi ediniyorsunuz. Cünkü buranin güzel sahibesi Jale hanim bir şifaci.. Her hastaligin dogada bir tedavisi olduguna inaniyor ama hicbir seyin de gelisi güzel kullanilmamasi gerektigini söylüyor, günümüzde bilgiye ulasmak kolaylastigi oranda bir o kadar da bilgi kirliligi yaratiyor ve bazen iyice arastirmadan bize gercekten yararli olani bulamiyoruz. Oysa bir hastaliga yararli olan bitki her kimsede ayni etkiyi gösterir diye bir sey yok, kisinin diger bünyesel özelliklerine göre farklilik gösterir bu diyor. O sifayi tamamen dogada bulsa da, tibbi yabana atmiyor ve bu ugurda insan anatomisini inceliyor, otopsilere, ameliyatlara giriyor ve hekim arkadaslarindan insan vucüdü üzerine cok sey ögreniyor tabii onlar da kendisinden.



Jale Aytac, Istanbullu bir ailenin kizi, Istanbul’da kendi ailesinin hastanesinde dünyaya geliyor. Belki saglikli yasama, sagligi herkese ulastirmaya olan cabasi da „sagligin icine“ dogmasindan geliyor. Her ne kadar Istanbullu desemde, onun kökleri Altaylara, Kirgizlara gidiyor..O da benim gibi Cerkes kökenli anne tarafindan, kan cekiyor herhalde… cok keyifli sohbet ediyoruz, dükkanin önündeki ufak masalarda oturup, hem cayimizi yudumlayip hem de ilk defa tadina baktigim mevlevi lokumundan tadarken…

„Bodrum Bülten“ dergisi kendisiyle bir söylesi yapmis, kisaca bir göz atinca neler carpmiyor ki göze; Cok yönlü, hani on parmakta on marifet olanlardan.. 8-9 yaslarinda Istanbul Devlet Tiyatrosu cocuk bölümüne seciliyor, tiyatro egitiminin yani sira okulla devam ederken 20 senelik bir de bale egitimi var, Italyan lisesinde okudugu yillarda uluslararasi bir resim yarismasina katilip dünya 3.sü oluyor, Italya’da okumak icin burs kazaniyor ama babasinin vefatiyla Istanbulda kalip, Marmara Üniversitesinde uluslararasi iliskiler okuyor ve okul yillarinda uluslararasi fuar projeleri üreten ilk sirketini kuruyor, bu arada TRT den spikerlik teklifi aliyor ve Türkiye’nin ilk bayan spor spikeri oluyor. Derken 86-87 yillarinda Marmaris’te lk Uluslararasi Marmaris Festivali’nin düzenlemek üzere teklif aliyor ve bastan sona imzasini atiyor, ondan sonra artik hayati Marmaris’te devam etmeye basliyor, daha ziyade kismen Marmaris kismen Bodrum..  Ama bütün bunlarin yani sira onun en önemli özelligi anne tarafindan ve şaman köklerinden genetik olarak devraldigi  mistik yönü… Kendinde varolan bu özelligini gene konusunun uzmani diger kisilerle de , A.B.D den, Cin’den, Rusya’dan uzmanlarla bulusarak, fikir alisverisinde bulunarak ilerletiyor, kendinde olani gelistiriyor. Ve önce Marmaris’te mistik dersler vermeye basliyor.

Daha sonrasinda ise Bodrum kalici adresi oluyor. Ve artik burada sizi bedenen ve ruhen saglikli yasama, bilgilerini paylasmaya davet ediyor. Ona gelenlere yardimci olmak icin, kisisel özelliklerine, fiziksel ruhsal yapisina, enerjisine göre dogadan, evrensel enerjiden, kisiye özel vucüd devinimi hareketlerinden, taşlarin enerjisinden faydalaniyor, ama onun icin „ilim ve bilim“ brbirinden ayrilamadigindan, hekim arkadaslarinin tavsiyelerini de alarak, danisarak ilerliyor.


Sifahanem’in kücük bir de mutfagi var organik ve dogal ürünlerle kahvalti, hafif ögle yemekleri sundugu. Burda da annesinden el almis Jale hanim. Is mutfak ve yemege geldiginde sohbet iyice koyulasiyor, gercek bir mutfak düskünü ve gurme kendisi… Ne yazik ki ayrilmak zorndaydim yoksa kalip  sarap ve peynirle biraz daha keyif yapmak isterdim, ama siz giderseniz  hergün 17.00 -19.00 arasi „happy hour“ (yari fiyatina), organik saraplara eslik eden organik peynir tabagiyla aksamüstü saatinin tadini cikarabilirsiniz. Bu arada geceye de burda devam edebilirsiniz, leziz mezelerle (mezeler mekan ortagi „Hanimefe’den“)

Bu arada, 10.00-13.00 arasi Bodrum’un yakan sicagina ragmen yolunu düsürüp gelenlere ikram olarak, tüm organik ve dogal ürünlerde %15 indirim yapiyorlar.



O gün hayatima yeni bir bilgi, yeni güzel yerler ve  güzel insanlar kattigimda hep cok mutlu olurum… Nemika’yla bulusmam, Sifahane’yi kesfetmem de gene o güzel günlere eklendi.

Not: Yukarda bahsettigim Mevlevi Tatlisi; eskiden mevlevihanelerde yapilan bir enerji ve güc deposu imis. En büyük özelliği %100 doğal olması içerisinde “Yağ-Un-Şeker-Tatlandırıcı” kullanılmadığı gibi “Glutensiz” olması.
Mevlevihanelerin iki mutfağı bulunurmuş; “Birinde aş pişer mide doyar,beyin güçlenir;diğerinde insan pişer,beyin doyar,yürek güçlenir.“ Bu tatlı o dönemde her yas grubundaki insanlarin ihtiyaci olan vitamin ve mineralleri barindirdigindan şifa amaçlı güç macunu olarak yapılirmis.

Tatli olarak cok lezzetliydi, macun olarak satilan kavanozlardan da edindim derhal, cocuklar icin, özellikle büyüme cagindaki cocuklarin boy uzamasinda cok etkili oldugunu söyledi.








TopOfBlogs

13 yorum:

  1. Hayat sürprizlerle doludur :)) çok keyifli bir tatil ve çok güzel bir karşılaşma olmuş, resimlere bakınca o zeytinyağına ekmeği bandırıp yiyesi geliyor insanın :) Bir de adamım Neyzen Tevfik'in hatırladım caddesi dolayısı ile :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tatilim keyifli gecti gercekten..
      bu arada ayni sey benim de aklimdan gecti biliyormusun :)lezzetli bir zeytinyagina hic dayanamam...

      umarim sen de keyifli bir tatil yaptin ve döndün..

      Sil
  2. enfes bir karşılaşmaya vesile olduğu için aksaklığı yarattığı için evrene teşekkür mü etmek lazım acep? Ne muhteşem bir bileşim tek çatı altında hem de! Girit Mevlevihanesini anımsadım, şimdi yetimhane olarak kullanılıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bayiliyorum böyle karsilasmalara Özlemcim... Hic beklemedigim bir anda, mevlevilik, Anadolu mutfagi,saglik ve hayat üzerine sohbet ederken buldum kendimi..
      Bu tatli da Gelibolu mevlevihanesinin yeniden hayata döndürülmesi sirasinda gün isigina cikmis..

      Sil
  3. Ben bu güzel postu nasıl atlamışım!
    Bodrum' a gitmeyeli yıllar yıllar oldu. Senin anlatımınla gittim geldim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Semi'cim Bodrum bizim icinde ilk sirada degil ama cok sevgili arkadaslarimizin varligi bizi her Cesme'de olusumuzda bir de oraya cekiyor..:)

      Sil
  4. Keşke Tire'deki Bektaşi dergahı da geri kazandırılabilse.Orada tadına baktıklarımı, işittiklerimi ve içimde oluşanları hep zihnimde tazelemeye çalışıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok gidip görmek istedigim yerlerden biri biliyormusun Tire'deki Ali Baba tekkesi...
      Ne mutlu sana, böyle bir paylasimi yasama sansi yakaladiysan..

      Sil
    2. Tire yazık ki kapandı =( ama Manisa'daki Aslan baba dergahı, İzmir Buca, Bozyaka ve Yeşilyurt ve Söke dergahları aktif. Arada bir tepsi çullama yapıp götürüyorum Bektaşi sofrasına =) Ne zaman uyarsa, beraber gidebiliriz.

      Sil
    3. Özlem'cim cok cok tesekkür ederim bu güzel teklifine, cok mutlu edersin, bana böyle rehberlik edersen..böyle bir zamani ayarlamayi cok diliyorum en yakin zamanda..
      sevgiler cok :)

      Sil
  5. Nemika Hanım'ı "Saudia" vasıtasıyla tanıyorum ama herkesin tanıması gereken yaşamın tadını çıkarmasını bilen, çok tatlı bir insan kendisi...

    Sevgiler
    Yağmur Yücel

    htpp://yagmuryucel.blogspot.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne güzel böyle güzel bir ortak dosta sahip olmak..

      sevgiler benden de

      Sil