Sabah
erkenden kalktım, herşey bir yana sabah kahvem bir yana dediğim kahvemi bile
içmeden hızlıca hazırlandım ve çıktım evden. Kahvemi başka bir yerde içecektim
çünkü…
Haftalardır
önünden geçip geçip, penceresinden bile bakmaya elvermiyordu içim… Hatta bazen,
adımlarımı sıklaştırdığımı farkediverdim tam önüne geldiğimde..
Ama
bugün, topladım cesaretimi ve biranda, yeniden kaçmasın diye de kahvemi bile
içmeden fırladım evden.
İlk
adımlar hızlı başladıysa da duralıyıverdim karşısına geldiğim anda, şöyle bir
gözgöze bakıştık kendisiyle önce, kaç zamandır açılmayan kapısına baktım, ama
anlaşılan ben gelmesem de burayı sevenler gelmişlerdi, ufak ufak kağıtlara
yazılmış notlar duruyordu kapıda.. İnsanın kendini ürkütmemeye çalışması garip
bir his..kendisi için aman kaçmasın diye itina etmesi..Bu duygularla yaklaştım
camına, ellerimi siper edip içeriyi seyrettim.
Herşey,
bıraktığım gibiydi sanki..ama sessiz ve hüzünlü bir hali vardı. Sonunda elim
kapıya yöneldi, kapıdaki notları itinayla toplayıp içeri girdim
Girdiğim
anda, o tanıdık koku, o bildik duygular sarmalıyıverdi beni biranda..sanki
içerdeki herbirşey kollarını açmış „eh nihayet!, çok uzattin ama, sen yokken
soranlar oldu ne diyeceğimizi bilemedik, hoşgeldin evine yeniden“ diyordu bana.
Haklıydılar,
„suskunlaşır insan bazen, içini en çok dökmek istediği zamanlar en çok sustuğu
zamanlara dönüşür, zira sebebler birbirine dolanmıştır, nerden başlıyacağını
bilemessin, o yumağın ucunu kaçırdıkça da başlayasın hiç gelmez olur..işte
böyle bir haldeydim ben de, kendime kaçtım“ dedim cafemin sabırla geri dönüşümü
bekleyen demirbaşlarına..
Haftalardır
kapalı kalmış camları açtım, bir dolu
güneş ve mis gibi taze hava doluverdi içeriye,ve de kahve makinasının o çok sevdiğim sesi ve
kokusu kapladı ufak salonu..
Mis gibi
taze kahvemle, pencerenin yanındaki o en sevdiğim masaya oturduğumda, Itzhak Perlman'nın yumusacık kemanı yayildi iceriye, cok sevdigim "Cinema Paradiso"dan eşlik ediyordu bu
keyifli anima..
Tek tek
kapıya iliştirilmiş olan notlarımı okudum, „hadi ama nerdesin““kahveleri ben
hazırlıyorum hadi gel““kahve sohbetlerini özledik“ diyorlardı.. içeriye dolan gün
ışığı kadar aydınlattılar günümü, bir kere daha, „iyi ki burdayım“ dedirttiler
bana…
İlki
hızlı bitti, ikincisinde daha büyük bir fincanla aldım kahvemi, kahvenin
köpüğüyle oynarken, daldı gitti gözlerim..Geçtiğimiz yılın bize, bana getirdiği
köpükleri düşündüm.. Acıları, kavuşmaları, ayrılıkları, gerçekleşen hayalleri,
beklemeye devam eden hayalleri, sevinçleri, hüzünleri, kimi tatlı kimi yoran
telaşları ile sahne sahne beliriverdi köpüğün her şekil değiştirisinde..
Acaba
insanın yaşı ilerlediği için midir ayrılık dolu senelerin de artması diye
düstü aklima… sevilenlerin bize elveda dediği bir yıl oldu 2012, evet alıştıra
alıştıraydı gidişleri ama gel gör ki öyle hemen alışmıyordu kalp ayrılığa… Bu
sene, bana „hayat, şimdi ve burada“yı çok daha fazla hissettirdi, hiç bir şeyi
yarına ertelememek gerektiğini, yaşamların bir masal gibi geçip gittiğini o
yüzden bu masalı sürdüğümüz sürece, içine bol peri tozu katip etrafımızı
ışıklandırmamız, mutlandırmamız gerektiğini, herşeyin bizim elimizdeki o
sihirli sopada olduğunu bir kere daha önüme serdi..
Ama
hayatın en güzel yanı hiç bir zaman tekdüze olmaması, ne sadece acı ne sadece tatlı sunuyor bize,
bazen biri diğerinden fazla da olsa, kimi zaman da dengeliyor aralarındai çekişmeyi…
Perlman'in büyülü kemanı beni geçen senenin sokaklarında dolaştırırken, mutlu bir hüzün gülümsemesi yerleşmişti dudağımın
ucuna. Oğluma gitmişti şimdi de aklım..artık ayni evde, aynı şehirde olmadığına
bir türlü alıştıramıyordum kendimi, ama onun için öylesine mutluydum ki… 12
yasında karar verdiği dalı okumak için gitmişti İngiltere’ye..hayallerini
gerçek kılmaya.. İnsanın duyguları karmaşık olur ya bazen, sizi çok mutlu
etsede bir tarafında hüzün saklıdır.. mutlu hüzün diyorum ben buna… Bir evdeki
eksilmeden herkes payına düşeni alır… her ne kadar onun adına mutlu olsak da
arkasında gizlediği hüzün kızımla beni başka türlü yakınlaştırdı biz
farketmeden..Ve, tatli bir telas ve heyecanla hazirlanan bu yilbasi sofrasinda kücük ailemizin giderek büyük bir aileye dönüseceginin sinyalleri veriliyordu...Hersey ne kadar hizla degisiyordu..
Hala açık
kalmis olan camdan sevdiğim kuzey rüzgarı girdi içeri, hafiften üsüdügümü farkedip, kalkıp camı kapatırken,
soğuk rüzgarlar estiğinde insani en iyi koruyan şeyin sıcaklığını
kilometrelerce öteden dahi hissettiğiniz dostluklar olduğunu düşündüm.. Bazen uzaklari da asip yanibasinizda biten, elinizi, kalbinizi tutan dostlar..
Kimi zaman hayat düz yolda taşlar koyar önünüze, her zaman gücünüz yoktur onları
temizlemeye, işte onlar öyledir ki, ellerini uzatır „hadi gel birlikte
temizleyelim, açalım şu yolu“ derler, siz çaresizlik içinde o taşlara el
sürmeye hiç mecalinizin olmadığını düşündüğünüz ve hiç ummadığınız anda. İçinizi
bir sıcaklık kaplar, eskisi gibi sert rüzgarların sizi üşütmediğini
farkedersiniz. Ayni, kasim ayinda icimin bahar olmasi gibi...
Kahvem
bittiğinde, içimdeki dolanmış yumağın yavaş yavas açılmaya başladığını, yerini tatli bir keyfin almaya başladığını farkettim. Burda oturup, düşünmek iyi gelmişti yine yeniden.. Insan icindeki özlemi, kavusunca daha bir net idrak ediyordu bazen, ayni bugün oldugu gibi..Şimdi yeni
hayalime, gerçekleşmesini arzuladığım umuduma vermeliydim kendimi, olduğu
takdirde ilk cafe misafirlerimle paylaşacağım…
Dilimde bir şarkıyla mutfağa yürüdüm, bunu
kutlamalı dedim ve ne zamandır aklımda olanı yapmaya giriştim, macaronlar..bu
sefer elimden kurtulamiyacaksiniz dedim, ben yürürken Kayra da peşim sıra
geliyordu. Kayra mı kim? Muskat’tan sonra bizi seçen gri tüylü bir bayan
kendisi..O’na Allah’ın hediyesi anlamına gelen Kayra adını koyduk..bir
sonrakine kalsın onun hikayesi de…
Macaronlarin tadina benimle birlikte bakmak istiyorsaniz buyrun sizi mutfaga aliyim :-)
Macaronlarin tadina benimle birlikte bakmak istiyorsaniz buyrun sizi mutfaga aliyim :-)
Galiba bu yazının bana hissettirdikleri okuyan herkesten daha yoğun. Sevilenin kaybı, yakın uzak tüm dostların sevgi dolu desteği, uzun bir ayrılıktan sonra yuvaya dönüş. Aynı tatlı keyif...
YanıtlaSilKahvene hoş geldin Melange :)) Sevgiler...
hosbulduk Asuman'cim yeniden..evet iste dedigin gibi, tüm bu yasananlar ve o tatli keyifle yuvaya dönüsün mutlulugu..sevgiler canim
SilHoşgeldin, sefalar getirdin Itır'ım canım.. makaronlara koşuyorum ben:)
YanıtlaSilCanim delim..tam istedigim gibi hala olamadilar ama idare et artik :)))
SilYazılarınızı,tariflerinizi ve güzel müzik dinlemeyi özlemiştim.Ne iyi oldu dönmeniz ve güzel umutlar aşılamanız :)
YanıtlaSilne mutlu böyle karsilanmak, cok sevgiler hümeyra ;)
SilNihayet...Özlemiştik, içimiz ısındı, ruhumuz doydu...Teşekkürler, her zamanki gibi çok güzel...
YanıtlaSilaman efendim, beni böyle karsilayanlar olunca dönmenin zevki de bir baska oluyor :)
SilGözlerim dolu dolu okudum...her kelimesini kahvenin tadı, kokusu gibi içime sindire sindire çektim.
YanıtlaSilEn sevdiklerim... (öyle bir ayırım yapabilirsem tabii!)
suskunlaşır insan bazen, içini en çok dökmek istediği zamanlar en çok sustuğu zamanlara dönüşür, zira sebebler birbirine dolanmıştır, nerden başlıyacağını bilemessin, o yumağın ucunu kaçırdıkça da başlayasın hiç gelmez olur..işte böyle bir haldeydim ben de, kendime kaçtım
İnsanın duyguları karmaşık olur ya bazen, sizi çok mutlu etsede bir tarafında hüzün saklıdır.. mutlu hüzün diyorum ben buna…
İtzhak Perlman muhteşem bir duman gibi sarıp sarmaladı beni. Seni sevdim...seni özledim..kendimi sende buldum bu yazıda. Ne garip...ne zaman ne mesafe hiç farkettirmiyor dedim..aynıyız her birimiz. Hüzünle karışık umudu, macaronları ve kayrayı çok sevdim. Ellerine, yüreğine sağlık canım...
Canim arkadasim benim..
Siluzakligin, gecen zamanlarin hic önemi yok..biz ayni duygularda her yerde bulusuyoruz seninle degil mi?
öylesine özledim ki..
sevgilerimi yolluyorum sana dolu dolu..
Ne iyi yaptın :)
YanıtlaSil:) yuva gibi yok
Silözlemişim sürükleyici yazılarınızı...
YanıtlaSilben de cafemi cok özlemisim.. :)
SilÖzledik evet, böyle sıcak sohbetleri özledik biz, hoş geldin:)
YanıtlaSilHosbulduk :) ayriliktan sonra böyle bulusmanin da tadi bir baska sanki :)
Silgelsin kahveler! sefa getirdin Itır!
YanıtlaSilohh..mis gibi icelim gene karsilikli :)hatta fallar kapatalim:)
SilBu keman beni benden aldı, post çok güzeldi. Diyorum ki, bu ayrılıklar kavuşmalar olmasa hayat çekilir miydi:)
YanıtlaSilne dogru dedin Alp..ayriliklar sonrasi kavusmalarin tadi bir baska ..:)
Sil