20 Ocak 2013 Pazar

Karsiliksiz Sevenler


Cem, Alara ve Santa...
Küçüktük, sanırım ortaokul zamanlarımızdı, babam tiyatronun kulisinde doğmuş bir tekir yavruyla gelmişti gece eve.. Sanırım bu her gördüğüm yavruyu alıp eve getirme arzusu, sokaktaki tüm kedileri,köpekleri besleme aşkına tutulma hali babamdan geçmiş olmalı bana..Zira o minik tekir de babamın ilk vukuatı değildi, küçüklüğünden beri nice kedi ve köpeği eve taşımış ve babaannemin çatık kasları sonucu tekrar aldığı yere bırakmak durumunda kalmış, ama çoğunu da evin bahçesinde, ödünlükta bir yerlerde büyütmüştü..İşte, bu sefer de evimizin yeni misafiriydi Memiş… 

 
Annem hayvanları çok sevmesine karşın, evde beslenmesine pek rıza göstermese de bu savaşı hep kaybetti .gerçi sonunda eve gelen tüm hayvanlara, hepimizden çok sahip çıkan hep o oldu, o da ayrı-… Ve elbette o da tabii ki çok sevmişti bu minik yaramazı, evin hepimizin eğlencesiydi Memiş. O zamanlar kedi köpek dükkanları „pet shop“lar daha boy göstermemişti, bu durumda da hazır mamalar, kedi kumlarını öyle paketler halinde her  köşe başından almak mümkün değildi. Sanki bunu bilirmiş gibi, evdeki tuvaletine rağmen, sıkça, üçüncü katta oturmamıza aldırmadan, tuvaleti gelince kapıda miyavlar, merdivenleri iner, sokak kapısının açılmasını bekler, sokağa çıkıp işini bitirir ve aynı şekilde geri dönerdi.. Evden gittiğimizde, hiç ayrılmadığı her yere birlikte taşıdığı minik yün battaniyesini sokak kapısının önüne taşır, bizi orda beklerdi.. sabah saatlerinde annem bizi okul için uyandırmadan, kapının önünde bekler ve o kapı açıldığında tarifsiz bir sevinçle bir benim bir kız kardeşimin yatağına sıçrardı.. Muzipti, bizim sofralardan hiç birşey çalmadığı halde, yan komşunun balkona büyük keyifle kurduğu kahvaltı sofrasından –çay koymak için içeri girmesini fırsat bilip- yumurtasını pek bir afiyetle de yemişti.. Üçüncü katın penceresinden, rüzgarla havalanan perdeye takılıp aşağı uçmak ona bir şey yapmadı da, gene bir sokağa çıkma hevesi ne yazık ki onu bir daha bize geri getirmedi, talihsiz bir araba kazasında kaybetmiştik onu..Ne kadar üzüleceğimizi bilen annem zar zor verebilmişti haberi bize..Çok üzülmüştüm..günlerce ağladım Memiş için.. Özgür bir kediydi, bize çok bağlıydı ama arada bir kendi hayatını da yaşamalıydı, ama sanırım onları doğadan veya dış ortamdan ayırdığınızda bir daha asla dışarının tehlikelerine karşı hazırlıklı olamıyorlar. Ama bunu anlamam için başka acıları da yaşamam gerekicekti…


Ve Santa..bir noel zamanı girmişti hayatımıza, o yüzden de Santa adını vermiştik ona. O sıralar pek moda olan Husky yavrusu ısmarlamıştı biri, ama gele gele bizim Santa gelmiş, ısmarlayan da yüzüne bakmamış, istemem bunu demişti. Gittiğimizde, Atlı Spor’un ahirlarından birinde minnacık haliyle „alın beni“ diye havliyordu, o soğuk kış günü, derhal alıp, anorağımın içine soktuydum onu.. Sevgili arkadaşım ve ailemizin tüm hayvanlarının sevgili doktoru Mehmet’in „Street Husky’si aslında bir Kanada Kurdu idi..ama daha o zamanlar cinsler de pek tanınmıyordu…Oğlum Cem henüz iki yaşlarındaydı, kardeş kıskançlığını daha sonra doğacak Alara ile değil de Santa ile yaşamıştı o, keza Santa da onunla, iki kardeş gibi kıskandılar birbirlerine gösterilen sevgiyi ve sonunda bunun yersiz olduğunu kavradılar..:) Bizden hiç bir şekilde ayrı kalmaya tahammül edemeyen ama bir o kadar da özgürlüğüne düşkün bir hayvandı, yani türkçesi, biz onu bırakıp gidemezdik bir yere ama o aklına estimi gitmeliydi.. Sırf arabada kaldı diye emniyet kemerlerini o beş dakika içinde yemişliği, Çeşme’deki evin bambu perdelerini yalnız kaldığı bir akşamın sabahında parça pinçik bulduğum, pencerelerden ardımızdan uluyan (tam anlamıyla uluyan) köpek manzaraları ender olaylar değildi. Parklarda kendi başına dolaşıp, saçma sapan kişilerin eline düşüp karakolluk olmamız, gene böyle bir alıkonmada ipini koparıp perperişan geri gelmiş olması hep asi ruhunun armağanıydı ona..ve de bize..Kedileri çok sevmeme rağmen, onlarla ilişkiniz ne olursa olsun sınırlı kalıyor bir yere kadar, ama köpeğinizle başka türlü bir arkadaşlık paylaşıyorsunuz.. O ailenin bir ferdiydi, sade biz değil o da bunu öyle biliyordu. Cem ve Alara’nın en yakın arkadaşı, köpek kardeşleriydi. O aramızdaki insan-köpek farkını tanımıyordu. Santa’nın hikayeleri anlatmakla bitmez, hala çok özlüyorum onu, onu da zamansız kaybettim..bir gün gelmedi..ve basına ne geldiğini hiç öğrenemedim…



Sonra Muskat geldi…Santa’dan sonra, kolay değildi yeniden bir köpeğin hayatıma girmesi. Şimdi bir kedi istiyordum yeniden, üstelik bu kediyi benim değil onun beni bulacağını düşünüyordum, aslında Santa’da bizi bulmuştu..Nitekim Muskat’da buldu beni, ismi hazırdı sadece sahibini bekliyordu..Hayatımın sıkıntılı ve zor bir döneminde geldi o, onunla herşeyin iyiye doğru yol alacağına inanmıştım, boşuna da değilmiş inancım..sanki ondandı bu sihir..ve kısa zaman sonra ciddi değişiklikler yapacaktım hayatımda..Yeniden toparlanıp, Viyana’ya gelmek gibi…
Hayvanlar sahiplerine benzer derler.. Doğrumuydu acaba? nasıl böylesine her hayvanım hem ailesine çok bağlı hem de alabildiğine özgür ruhlu olabiliyordu.. Muskat da farklı çıkmadı, o da evin her ferdine ayrı bağlıydı, çocuklar gittiğinde gider odalarından çoraplarını salonun ortasına taşır, uluyarak miyavlardı, ben onlara kızıp bağıramazdım onun önünde, anında üstüme sıçrar korurdu onları benden. Evin asıl reisinin annem olduğunu herkesten iyi bilir,saygıda hiç kusur etmezdi, bize saklardı şımarıklıklarını.. Onda „aslında ben köpek olarak gelmeliydim hayata“ duygusu gizliydi sanki, sadece havlamıyordu ve tabii bir bayan kedi olarak herkesi nasıl parmağında oynatacağını iyi biliyordu, annem hariç:)
Ve o da, hiç zamansız, bir daha onu hiç göremeden çıktı gitti hayatımdan..Günlerce afişler aşıp arama çabalarım nafileydi, ne yazık o da bir arabaya kurban olmuştu, öyle anlatıyordu görenler. Çünkü, o da çıkıp gönlünce dolaşmayı, keşfetmeyi sevenlerdendi, arada bir kendi başına kalmalıydı bir öncekiler gibi…

Santa ve Muskat çok özeldiler, kendileri geldi ve kendileri cikip gittiler hayatimdan, ne hastaliklarini ne yasliliklarini ne bir zorluklarini yasatmadan..Sessiz sedasiz sevdiler, ve bunu her firsatta gösterdiler, biz iki ayaklilardan cok daha rahat actilar kalplerini, kollarini, önyargisiz, karsiliksiz, art niyetsiz, kritiksiz..yerlerini başka bir kedinin veya köpeğin doldurabileceğini hiç sanmıyorum, mutlaka yeni gelenlerle de yeni hikayeler yaşanıcak ama belki de hayatın tam „gelişme“ bölümünde karşılaşmak, birlikte çok şeyi paylaşmış yaşamış olmak, nasıl dostluklar için ayrı bir yer buluyorsa kalpte, hayvan dostlarımız için de aynen öyle oluyor.

Sonra bir gün, oturuyordum, internette dolanıyordum..Muskat sağken, bir kedi daha isterdim almak, birlikte oynasınlar diye ama o öylesine kıskançtı ki, değil başka kedi, başka hiç bir dört ayaklı bizim evin sınırlarına yaklaşamazdı. Halbuki şu çizgi film süratli, British Short Hair denen grilere bitiyordum. Aklıma düştü, bir bakayım yavrulara dedim..Ne de pahalıymış, yök canım daha neler, kediye bu kadar paralar verilir mi derken, bir sayfadaki muhteşem yavrularda takılıverdim ve kendimi biranda telefonda kedilerin sahibiyle konuşur buldum. „Bir de anne var, onu eski sahibi geri getirdi, bakamıyacakmış, çok mutsuz, tek istediğim mutlu olması, onu bedava veriyorum, tabii isterseniz“ dedi..yök dedim içimden, şimdiye kadar tüm hayvanlarım bebekten geldi elime, huyunu suyunu en baştan bildim, hem alışırmı ki..3 yasındaymış..bilmem ki.. Ama aklım onda kaldı, hay Allah, yazık mutsuzmuş da, mutlaka sıcak kendine ait yuvasını özlüyor, insanlar ne kadar acımasız atıveriyorlar evlerinden..Derhal İsil’i aradım, hadi kalk gidip bakalım ona diye.. Kadın, bizi karşıladığında, „yalnız, kimseye gelmiyor, alicaksanız cook sabırlı olmanız gerekicek, devamlı kuytu bir yer bulup saklanıyor“ diye uyardı. Koltuğa oturmamla, koşarak geldi yanıma oysa o..burnunu burnuma sürterek merhaba dedi bana..kadıncağız soktaydı.. Ertesi gün bizim evdeydi, gene seçilen ben olmuştum..Çok isimler düşündük, sonunda Kayra’da karar kıldık, „Allah’ın hediyesi“ anlamında olan...


Tırmalamasını bilmeyen ama kızınca ısırabilen, öyle gözü de dışarda sokaklarda olmayan bir hanım bu…ev kızı..:) Sakin, pek temiz titiz, huzurlu, huzurunun bozulmasinden pek hazetmeyen, sadece kendi istediği zaman gelen, ama akşam oldumu benden önce yatağa koşup, ille de üstüme çıkıp yatarak uyuyan, ille koluma sarılarak oturan türüncü gözlü bir kız bu..O huzurunu seviyor, sevgi istediğinde vermesini de çok iyi biliyor ama..

Benim asi ruhlulardan sonra, Kayra’nın değişik olması, acaba benim de değiştiğime mi işaret bilemedim…

Simdi onun hikayeleri basliyor..Bakalim onla neler yasayacagiz..


20 yorum:

  1. Ne güzel bir yazı olmuş bu. Ben kedilerimden biriyle on üç yıldır yaşıyorum, insan anlamadan birbirine karşı özel bir dil, iletişim şekli geliştiriyor aslında. Giderek sahiplerine benzemeleri o yüzdendir belki.
    Kayra'nın hem ismi hem kendi çok güzel;)
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok dogru Alkim, aramizda özel bir dil gelistiriyoruz, birbirimizin bakisini, durusunu anlar oluyoruz..aslinda ayni dili konusmadan da cok güzel anlasilabileceginin göstergesi onlar..

      benden de sevgiler

      Sil
  2. Kayra Hanım pek tatlı, çok severim gri kedileri:)
    Yazdığın gibi köpek farklı. Bana kalsa ben köpek isterdim aslında. Ama çocukların kedi istemesi, bizim de seyahatlere çıkmamız vs. köpek zor olur diye kedide karar kılmıştık. Ve bir arkadaşımız sokaktan iki kardeş kedi bulup getirdi bize:)
    İsimleri Kuddel ve Muddel oldu:)) Kuddel maalesef gitti ve gelmedi bir gün:( Muddel hala bizimle.
    Kediler ilginç gerçekten, arkadaş gibi değiller ama hissediyorlar sanki.

    Kayra senin için şans olmuş. 3 yaşında olması, karakteri ve gene de seni sevmesi...
    Güzel hikayeler yazılacak kesin:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tesekkür ederim Semi'cim, cok tatli gercekten de..cok sevdik biz onu, o da giderek tamamen benimsedi artik bizi, ilk zamanlardaki cekingenligi gecti..

      Haklisin, seyahat edenler icin köpek daha zor, aslinda simdi bir de bir Jack Russel var gönlümde (cünkü ev boyutuna uygun, ve de cok sevimliler)ama önce evin beyini ikna edebilmem gerekiyor :)) zira ayni sebebten karsi cikiyor bana..bakalim :))

      sevgiler

      Sil
  3. Merhaba ; ne güzel yazmışsınız...Kayra'nın hikayelerini bekliyoruz...
    Sokağımıza kedi evi yapılmasını istiyorum,karşı belediyelerden bazıları yapmış,
    karda kışta sıcacık evlerinde oturmak onlarında hakkı diye düşünüyorum umarım
    tüm kedilerin ,Kayra gibi güzel hikayeleri olur...sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah ne güzel bir düsünce kedi evi..
      ne üzülürüm sokak hayvanlarina, korkunc sicakta ayri karda kista ayri dertleri..umarim gerceklesir en kisa zamanda.

      Ben de keyifle paylasicagim Kayra Hanim'in hikayelerini:)

      Sevgiler

      Sil
  4. Kızımın hayvan sevgisiyle büyümesini çok istedim ama olmadı. Kedileri ben sevmiyorum köpekleri o. Zaten evimiz de müsait değil. Ama bahçeli bir evimiz olunca muhakkak bir hayvan dostumuz bizim de olacak. İnşallah kızımı köpeğe ikna edebilirim.:)
    Kayra hanım pek bir asil, pek bir zarif :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evde beslenebilecek baska bir kücük hayvanda da karar kilabilirsiniz belki, kücük bir tavsan, balik veya kaplumbaga, muhabbet kusu?..:))

      (Kayra Hanim, tesekkürlerini yolluyor :) )

      Sil
  5. Kedilerden korkanlara şaşarım, o yüzden çocuğuma hayvan sevgisini aşıladım. Bizde arı sokmaz, arı öper cıs olur yoğurt filan sürer hallederiz biz :))Kedileri de köpekleri de severiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kedilerden korkmayi ben de hic anlamadim, cünkü köpegin isirma riskini anliyorum ama kedinin durup dururken üste atlayip paralayani yok ki..:) Sanirim cocukken yasanan bir olay sebeb oluyor..
      Benimkiler de hic korku olmadan büyüdüler, hic unutmuyorum, Cem cok ufak daha (2,5-3 yasinda) Findikli Parkinda Cingeneler yanlarinda bir de ayi, serilmisler cimlere, Cem ayiyi görünce -okudugu kitaplardan tanidigi ayiya- "teddy beeer" diye kollarini acarak bir kosu tutturdu Cingeneler "ammann abla, tut cocugu" diye panik, ben onlardan panik..:))

      Sil
  6. ihihi çokoş.
    kedi köpek severim ama evde değil.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ama yazik kedise yaaa, bahcede mi kalsin yani?? :))

      Sil
  7. Okuldayken yaz tatiline giden hocalarimin kedilerine arkadaslik etmisligim olsa da hic alisamadim onlara, sonra buraya gelince uc tane kedi ile tek oda b ir evde yasayinca sanirim kalan son baglarim da koptu simdi bir de korku geldi ustume, halbuki hayvandir, sevenine arkadastir hepsinden otesi candir degil mi?

    Annem fare disinda butun hayvanlari cok sevmesine ragmen kedi/kopek edinemedik. Pilic olana kadar balkonda tavuk bile besledik ama en fazla muhabbet kusumuz oldu :-) Simdilerde kopek alsakmi diye yokluyorum ev arkadasimi ama o da uzakta yasarken kendi kopegini kaybettigi icin ayni aciyi bir daha yasamak istemiyor sanirim, hic yanasmiyor, halbuki bir tane alsak belki bir fikrim olur diye dusunmustum...

    Uzaktan sevmeye, bahceye gelen geyikleri rakunlari sincaplari beslemeye devam edecegim bu gidisle belki cok ileride emekli olunca alirim o zaman kimse karismaz hahahahaha

    Ailenizin yeni uyesine hos geldin diyorum :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet evde bir hayvaninin olmasi baska bir duygu, ama kaybi da bir o kadar aci..anliyorum ev arkadasinin tereddütünü anliyabiliyorum..
      Ama ne güzel, sen bahcene gelen hayvanlarla zaten iliski icindesin, onlar sana geliyorlar, hem özgür dogalarinda yasiyorlar hem de senle beraberler..ne mutluluk bahceni geyikler, sincaplar ziyaret ediyor..

      Sil
  8. Canımmmm ne tatlıymış kayracık...turuncu turuncu, hanım hanımcık..bir arkadaş:) sanki evet, doğru bir tanımlama gibi! hayvanların sahiplerine benzemesi!..durumu!..zaman herbirimizi değiştiriyor!törpülüyor, olgunlaştırıyor!yani hem dış bükey hem de içbükey!..biz de değişimler oluyor zamanla!ve kediler hem sadık hem de tatlı/sert hem duygusal hem de bazen namkör!! yol arkadaşları...kayra ile ilginç ve iki kişilik hikâyeler biriktirdiğinizi düşünebiliriz o zaman.) sevgilerimle, iyi haftasonları dilerim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne güzel tanimlamissin Esmir.."herbirimizi değiştiriyor!törpülüyor, olgunlaştırıyor!yani hem dış bükey hem de içbükey!.."

      Dogru kediler tatli/sert bir dost, aslinda cok düskünler yasadiklari ev halkina ama özgürlüklerine de bi o kadar :))

      Sana da mutlu pazarlar Esmir'cim..

      Sil
  9. Tam benlik bir yazıymış bu. İlk ve tek dostum 13 yıldan sonra ve acılarla kıvranarak beni bırakıp gittikten sonra son bir haftaya kadar ASLA derken birden yeni bir dost arayışına girmeye başladım. Belki yavru bir kedi...İnşallah Kayra kadar güzel birini bulabilirim.

    Umarım Kayra ile keyifli ve uzun yıllasr geçirirsiniz.:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asuman'cim ne iyi anliyorum duygularini, bu gidene ihanet degil, yasanan dostluga olan müthis aliskanlik, baglilik ve o boslugu gene bir dostla doldurma arzusu..Emin ol, o senin karsina cikacak zaten..Ask gibi, hazir oldugunda gelir :))

      Sevgiler sana

      Sil
  10. aklıma Girit'de, Aspa'nın bahçesinde bulduğumuz yılan geldi. Yavrucak, dört kişi birden üzerine hücum ettiğimiz için nasıl kaçacağını bilememişti =)
    "ah pek şeker, ufacık!" diye yılan önde biz arkada köyde koşuşturmuştuk sıcak bir Ağustos gününde =)

    zavallıcık dile gelse garanti "bu insanların zoru ne?!" derdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesin söyle düsünmüstür "ne garip su insanlar, beni görünce ya korkar kacarlar, ya pesime düsüp beni kacirirlar.." :))

      Sil