8 Şubat 2013 Cuma

Kadınsı Şeyler


Geçtiğimiz yaz düşmüştü aklıma…
O gün yaşadığım, hayatın ufacık bir detayı, bir an geçirtiverdi aklımdan bu düşünceyi..“Seviyorum ben kadın olmayı“ dedim…

Sıcaktan bunaldığımız bir yaz günüydü, aslında sıradan her zamanki gibi işte..“vaktin var mı 1 saat boşum var“ dedi telefondaki ses… Hemen o bir saati en iyi şekilde değerlendirmek için buluştuk günün orta yerinde kız arkadaşımla, vakti en iyi değerlendirebilmek için hem bir çırpıda soframızı bahçeye kurarken hem de başlamıştı sohbet çoktan..Sohbetin arasına, masaya getir götürler sırasında dudağa bir de şarkı ilişmişti farkında olmadan… Birazdan etekleri şöyle bir toplayıp bahçe hortumuyla ayaklarımızı çocuk neşesiyle ıslatip, soğuk sarabimizi açtığımızda, geçirmiştim işte içimden…O ufacık zaman dilimini incelikli saatlere çevirebilmek, bir çırpıda bir parça hayatlarımızın içine karşılıklı dalıp çıkabilmek ne keyifli seydi.. sanırım tek kadınların dünyasındaydı bu, aynı anda yeni yapılmış reçelin tarifiyle, çocukların konusunu, yetiştirilmesi gereken faturalarla, karşılaşılan yeni kişinin akıbetini, işteki sıkıntılarla gidilmek istenen tatilin heyecanını, hayallerle gerçekleri, acılarla tatlıları aynı kapta buluşturmak…

İşte o konuşmalar sırasında bir de aklımdan bunlar geçti..Bu „kadınca yaşamayı, kadınca düşünmeyi, kadınca hissetmeyi“ seviyorum ben dedim…


Kadınların ayrı bir iletişimi var birbirleriyle, kendi dilleri var, nesilden nesile aktarılan…
Ailenin bir büyüğünden geçen  yemek tarifinde, onlarca detay anlatır bir kadın bir kadına…Bir yaşam biçimi aktarılır o tarifle, duygular, yaşanmışlıklar, anılar vardır içinde, bunu bir tek dinleyen diğer kadın duyar…Dışardan bakıldığında bir yemek tarifıdır oysa…
Yeni tanıdığınız bir kadın hissettiriverir bazen, göründüğünün arkasında bambaşka bir hayat gizlediğini, suretinin ardinda bambaska bir kadini barindirdigini… Iyilikte de, kötülükte de.. bir cümle çıkar ağzından ve onu sadece diğer kadın anlar işte o masada.
Bir cümlenin anlatilmamis bir hayatı nasıl kısaca özetlediğini diger kadin duyar orada… Sonra bazen, bir iki kadeh daha geçtiyse sofradan, „anlatırım bir gün“ der…o içini açmıştır o an işte, bir kadın ilk böyle acar içini başka bir kadına bazen…
Bir elinde cımbiz bir elinde ayna olmalıdır kadının tam da aksine… Hem de umurunda olarak tüm dünya.
Kadınlar, farkında olmadıkları bir güçle gelirler dünyaya, kullanmak zorunda kalmadıklarında asla sınırını keşfedemiyecekleri … O yüzden hiç ummadığınız kadınlar hiç ummadığınız hayatlar anlatır size. Hem bu ayna ve de cımbizi tutan, hem de dünyanın yükünü yoğurmuş eller görürsünüz birden.

Katılmıyorum, „çok konuşmaz“ aslında kadınlar, zira onlar bir cümlede o kadar çok şey anlatırlarki, bazen o cümleyi bir paragrafla açıklamak durumunda kalırlar anlaşılmadıklarından. Bazen tek bir bakışla, tek bir kelimeyle tüm durumu özetlerler de, anlaşılmadıklarında o bir bakışın anlamı çok fazla kelimeye dönüşür, belki de o sebebtendir çok konuşuyor gibi gelmeleri…
İlk gençlik yıllarımızın Viyana’sında seneler sonra yine yeniden buluşup, daracık bir zaman diliminde fazla uzun uzadıya konuşmaya zaman bulamamıştık ama; akşam gittiğimiz lokalde, gözleri, -belki de hayatlarının en keyifli dönemini yaşadıklarının farkında olmadan- o anın tadını çıkaran genç bir çifte kaydığında Selmin’in  „Ah, ne güzel, şu yaşta olmayı ne isterdim şimdi“ demesi, o kadar çok şey anlatmıştı ki bana… Tüm yeni yetmeliğimiz, genç kızlık dönemlerimiz ve sonrasının kendimize ve birbirimize ait anıları  bir film şeridi gibi akmıştı gözlerimin önünden, içinde „ne günlerdi“lerle, „keşke“lerle, „iyi“kilerle, „belki“lerle… öyle bir çırpıda… bir cümleyle.. uzun uzadıya fazla söze hacet etmeden anlaşıvermiştik bir göz buluşmasında

Evet çok konuşmazlar ama sever kadınlar konuşmayı, konuşmak iletişim kurmaktır… Konuşmak hayati paylaşmaktır. Tecrübeleri, bildiklerini, yaşanmışlıklarını aktarmakdir. Yoksa nasıl öğrenir yeni gelen, hayatın inceliklerini… Doğumu, doğumla gelen tüm yaşamı tanıtır kadınlar, bizzat kendileri cana can kattıklarından.. O can’a da öğretirler doğa denen mucizeyi, çiçeklerle konuşabilmeyi, otlardan şifa bulabilmeyi, acıyan her yaraya hangi merhemi saracaklarını, dikenli yolları ve dikenlerin panzehirlerini aktarırlar hep bir sonrakine..
Sonra anlatırlar mesela kahve yapmanın püf noktalarını, kime nasıl sunulacağını… Kahvenin kendisi de bir yaşam biçimidir her ev için, küçücük bir fincana dökülen üç yudumluk Türk kahvesinde bütün bir geleneği aktarır kadınlar evin genç kızına… misafire sunulanı, kız istemeye yapılanı, evin büyüğüne o sormadan götürüleni, bir dosta hazırlananı… Fallar niye kapatılır sanıyorsunuz, sadece merak değildir geleceğe, bir el kapıyorsa fincanı, açıyordur aslında kalbini, sembollerle iletişimidir o kadınların kendi arasında.. Sever kadınlar aktarmayı, yaşadıklarını, hissettiklerini…

Dinlemeyi de sever kadınlar, anlatmak kadar. O yüzden de hep derim,bir erkeğin hayatında mutlaka derdini, neşesini paylaşabileceği bir kadın arkadaşı olmalıdır.

Anlamak ve anlaşılmak bir yaşam biçimidir kadınlar için, vaz geçemiyecekleri…

Ağlarken gülebilmeleri, bir filmin en komik sahnesinde bile bazen yüreklerine dokunan bir sahneyi teğet geçememeleri de aslında bir anda çok şeyi görüp anlamalarından ötürüdür. Aklı ve yüreği gelişmiş olan kadınların derindir algıları da, sezgileri de…

Kalplerini kendilerine kapatmış olanlar için ne yazık geçerli değil belki ama her kadının içinde saklanır bir yerlerde bir çocuk, aynı hiç tahmin edilmeyen zamanlarda ortaya çıkan mucizevi güç gibi o da çıkıverir ortaya bazı bazı. Kimi zaman sırf bir omuza yaslanıp başını okşatmak için, kimi zaman „küçük bir kız çocuğu şımarıklığına“ sığınmak için, kimi zaman ise sadece kendi neşesi için İnanamasınız bazen, o dağları deviren kadının, bir sevinçte nasıl çocuk gibi zıplayıp, tepindiğine, hanim hanimcik büyükannenin torunla biraraya geldiginde ne muzip bir cocuk olacagina, en sert zirhlilarin bir omuzda nasil aglayabilecegine…

Bütün bunları da gene en iyi kadınlar anlar, o yüzden de hep ihtiyaçları vardır birbirlerine, sadece birbirlerine ayırdıkları paha biçilmez zaman dilimlerine… O yüzden de özeldir, anneler ve kizlari, o yüzden özeldir kiz kardesler o yüzden özeldir kiz arkadaslar ve hayatimizi renklendiren tüm kadinlar.


19 yorum:

  1. Şahane bir anlatım olmuş, ellerine sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Canım ne güzel yazmışsın yine! Arkadaşlık gibisi yoktur; başka tadı vardır kıs arkadaşla paylaşılanın, kahkahası başkadır, dedikodusu tatlıdır, zararsızdır. Bence kız arkadaşlarla alışveriş yapmak gibisi de yoktur. Karşılıklı birbirini gaza getirir, eve ellerin kolların dolu dolu dönersin.

    Ben de seviyorum kadın olma halini. Hayat, kim ne derse desin, bizimle daha renkli:)
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayni fikirdeyim, ne keyiflidir alisveris yapmak, aldiklarinin tadini birlikte cikarmak, ardindan oturup bir kahve icmek..

      Kesinlikle hayat kadin olarak cok renkli :)
      sana da sevgiler Özlemcim

      Sil
  3. Öylesine güzel bir yazı olmuş,sevgiyle kalın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok tesekkürler Nehire, sevgiler benden de :)

      Sil
  4. Cok ciddi bir sekilde okudum. Bu konuda bu kadar iyi yazilmis bir yazi gördügümü hatirlamiyorum. Bravo Itir!
    Zeynep

    YanıtlaSil
  5. Bu ülkede kadın olmak zor zor zor! Aşılacak onca engel var ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok dogru söylüyorsun, ama bunun icin kadinlarin da biraz birlesmesi ve bunu talep etmesi gerekiyor..

      Sil
  6. Evet evet, ben de aynen bunları düşünüyorum ama ben senin kadar güzel yazamazdım, ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
  7. Biraz once mutfaktan çıkıp kadın olmaya soylenırken, kararmış yüreğimi aydınlattı bu yazınız...
    Cok etkılendim cok güzel bır anlatım olmuş. Benim içinde çok kıymetlıdır , kadın arkadaşlarım....
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne güzel, gülümsemeye sebeb olabildiysem..sevgiler benden de

      Sil
  8. şimdi gülümseyerek fincanı kapattım, rast gele!
    =)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Insallah cok yakinda, güzel bir Ege sabahinda karsilikli kapaticagiz fincanlarimizi, günes hafiften isiticak, keyifli bir meltem esicek, tatli bir müzik gelicek bir yerlerden. Biz fallari anlaticagiz birbirimize..:)

      Sil
    2. yuppiiiii! inşallah Itır! damla sakızlı kahve olsun ama :)

      Sil
    3. Damla sakizli olsun, yaninda da damla sakizli minik lokumlari olsun :)

      Sil