Geçtiğimiz
yaz düşmüştü aklıma…
O gün
yaşadığım, hayatın ufacık bir detayı, bir an geçirtiverdi aklımdan bu
düşünceyi..“Seviyorum ben kadın olmayı“ dedim…
Sıcaktan
bunaldığımız bir yaz günüydü, aslında sıradan her zamanki gibi işte..“vaktin
var mı 1 saat boşum var“ dedi telefondaki ses… Hemen o bir saati en iyi şekilde
değerlendirmek için buluştuk günün orta yerinde kız arkadaşımla, vakti en iyi
değerlendirebilmek için hem bir çırpıda soframızı bahçeye kurarken hem de
başlamıştı sohbet çoktan..Sohbetin arasına, masaya getir götürler sırasında
dudağa bir de şarkı ilişmişti farkında olmadan… Birazdan etekleri şöyle bir
toplayıp bahçe hortumuyla ayaklarımızı çocuk neşesiyle ıslatip, soğuk
sarabimizi açtığımızda, geçirmiştim işte içimden…O ufacık zaman dilimini
incelikli saatlere çevirebilmek, bir çırpıda bir parça hayatlarımızın içine
karşılıklı dalıp çıkabilmek ne keyifli seydi.. sanırım tek kadınların
dünyasındaydı bu, aynı anda yeni yapılmış reçelin tarifiyle, çocukların
konusunu, yetiştirilmesi gereken faturalarla, karşılaşılan yeni kişinin
akıbetini, işteki sıkıntılarla gidilmek istenen tatilin heyecanını, hayallerle
gerçekleri, acılarla tatlıları aynı kapta buluşturmak…
İşte o
konuşmalar sırasında bir de aklımdan bunlar geçti..Bu „kadınca yaşamayı, kadınca
düşünmeyi, kadınca hissetmeyi“ seviyorum ben dedim…
Kadınların
ayrı bir iletişimi var birbirleriyle, kendi dilleri var, nesilden nesile
aktarılan…
Ailenin
bir büyüğünden geçen yemek tarifinde,
onlarca detay anlatır bir kadın bir kadına…Bir yaşam biçimi aktarılır o
tarifle, duygular, yaşanmışlıklar, anılar vardır içinde, bunu bir tek dinleyen
diğer kadın duyar…Dışardan bakıldığında bir yemek tarifıdır oysa…
Yeni
tanıdığınız bir kadın hissettiriverir bazen, göründüğünün arkasında bambaşka
bir hayat gizlediğini, suretinin ardinda bambaska bir kadini barindirdigini…
Iyilikte de, kötülükte de.. bir cümle çıkar ağzından ve onu sadece diğer kadın
anlar işte o masada.
Bir
cümlenin anlatilmamis bir hayatı nasıl kısaca özetlediğini diger kadin duyar
orada… Sonra bazen, bir iki kadeh daha geçtiyse sofradan, „anlatırım bir gün“
der…o içini açmıştır o an işte, bir kadın ilk böyle acar içini başka bir kadına
bazen…
Bir
elinde cımbiz bir elinde ayna olmalıdır kadının tam da aksine… Hem de umurunda
olarak tüm dünya.
Kadınlar,
farkında olmadıkları bir güçle gelirler dünyaya, kullanmak zorunda
kalmadıklarında asla sınırını keşfedemiyecekleri … O yüzden hiç ummadığınız
kadınlar hiç ummadığınız hayatlar anlatır size. Hem bu ayna ve de cımbizi
tutan, hem de dünyanın yükünü yoğurmuş eller görürsünüz birden.
Katılmıyorum,
„çok konuşmaz“ aslında kadınlar, zira onlar bir cümlede o kadar çok şey
anlatırlarki, bazen o cümleyi bir paragrafla açıklamak durumunda kalırlar
anlaşılmadıklarından. Bazen tek bir bakışla, tek bir kelimeyle tüm durumu
özetlerler de, anlaşılmadıklarında o bir bakışın anlamı çok fazla kelimeye
dönüşür, belki de o sebebtendir çok konuşuyor gibi gelmeleri…
İlk
gençlik yıllarımızın Viyana’sında seneler sonra yine yeniden buluşup, daracık
bir zaman diliminde fazla uzun uzadıya konuşmaya zaman bulamamıştık ama; akşam
gittiğimiz lokalde, gözleri, -belki de hayatlarının en keyifli dönemini
yaşadıklarının farkında olmadan- o anın tadını çıkaran genç bir çifte
kaydığında Selmin’in „Ah, ne güzel, şu
yaşta olmayı ne isterdim şimdi“ demesi, o kadar çok şey anlatmıştı ki bana… Tüm
yeni yetmeliğimiz, genç kızlık dönemlerimiz ve sonrasının kendimize ve
birbirimize ait anıları bir film şeridi
gibi akmıştı gözlerimin önünden, içinde „ne günlerdi“lerle, „keşke“lerle,
„iyi“kilerle, „belki“lerle… öyle bir çırpıda… bir cümleyle.. uzun uzadıya fazla
söze hacet etmeden anlaşıvermiştik bir göz buluşmasında
Evet çok
konuşmazlar ama sever kadınlar konuşmayı, konuşmak iletişim kurmaktır… Konuşmak
hayati paylaşmaktır. Tecrübeleri, bildiklerini, yaşanmışlıklarını aktarmakdir.
Yoksa nasıl öğrenir yeni gelen, hayatın inceliklerini… Doğumu, doğumla gelen
tüm yaşamı tanıtır kadınlar, bizzat kendileri cana can kattıklarından.. O can’a
da öğretirler doğa denen mucizeyi, çiçeklerle konuşabilmeyi, otlardan şifa
bulabilmeyi, acıyan her yaraya hangi merhemi saracaklarını, dikenli yolları ve
dikenlerin panzehirlerini aktarırlar hep bir sonrakine..
Sonra
anlatırlar mesela kahve yapmanın püf noktalarını, kime nasıl sunulacağını…
Kahvenin kendisi de bir yaşam biçimidir her ev için, küçücük bir fincana
dökülen üç yudumluk Türk kahvesinde bütün bir geleneği aktarır kadınlar evin
genç kızına… misafire sunulanı, kız istemeye yapılanı, evin büyüğüne o sormadan
götürüleni, bir dosta hazırlananı… Fallar niye kapatılır sanıyorsunuz, sadece
merak değildir geleceğe, bir el kapıyorsa fincanı, açıyordur aslında kalbini,
sembollerle iletişimidir o kadınların kendi arasında.. Sever kadınlar
aktarmayı, yaşadıklarını, hissettiklerini…
Dinlemeyi
de sever kadınlar, anlatmak kadar. O yüzden de hep derim,bir erkeğin hayatında
mutlaka derdini, neşesini paylaşabileceği bir kadın arkadaşı olmalıdır.
Anlamak
ve anlaşılmak bir yaşam biçimidir kadınlar için, vaz geçemiyecekleri…
Ağlarken
gülebilmeleri, bir filmin en komik sahnesinde bile bazen yüreklerine dokunan
bir sahneyi teğet geçememeleri de aslında bir anda çok şeyi görüp
anlamalarından ötürüdür. Aklı ve yüreği gelişmiş olan kadınların derindir
algıları da, sezgileri de…
Kalplerini
kendilerine kapatmış olanlar için ne yazık geçerli değil belki ama her kadının
içinde saklanır bir yerlerde bir çocuk, aynı hiç tahmin edilmeyen zamanlarda
ortaya çıkan mucizevi güç gibi o da çıkıverir ortaya bazı bazı. Kimi zaman sırf
bir omuza yaslanıp başını okşatmak için, kimi zaman „küçük bir kız çocuğu
şımarıklığına“ sığınmak için, kimi zaman ise sadece kendi neşesi için
İnanamasınız bazen, o dağları deviren kadının, bir sevinçte nasıl çocuk gibi
zıplayıp, tepindiğine, hanim hanimcik büyükannenin torunla biraraya geldiginde
ne muzip bir cocuk olacagina, en sert zirhlilarin bir omuzda nasil
aglayabilecegine…
Bütün
bunları da gene en iyi kadınlar anlar, o yüzden de hep ihtiyaçları vardır birbirlerine,
sadece birbirlerine ayırdıkları paha biçilmez zaman dilimlerine… O yüzden de
özeldir, anneler ve kizlari, o yüzden özeldir kiz kardesler o yüzden özeldir
kiz arkadaslar ve hayatimizi renklendiren tüm kadinlar.
Şahane bir anlatım olmuş, ellerine sağlık...
YanıtlaSilcok tesekkür ederim Bahar, sevgiler
SilCanım ne güzel yazmışsın yine! Arkadaşlık gibisi yoktur; başka tadı vardır kıs arkadaşla paylaşılanın, kahkahası başkadır, dedikodusu tatlıdır, zararsızdır. Bence kız arkadaşlarla alışveriş yapmak gibisi de yoktur. Karşılıklı birbirini gaza getirir, eve ellerin kolların dolu dolu dönersin.
YanıtlaSilBen de seviyorum kadın olma halini. Hayat, kim ne derse desin, bizimle daha renkli:)
Sevgiler
Ayni fikirdeyim, ne keyiflidir alisveris yapmak, aldiklarinin tadini birlikte cikarmak, ardindan oturup bir kahve icmek..
SilKesinlikle hayat kadin olarak cok renkli :)
sana da sevgiler Özlemcim
Öylesine güzel bir yazı olmuş,sevgiyle kalın...
YanıtlaSilCok tesekkürler Nehire, sevgiler benden de :)
SilCok ciddi bir sekilde okudum. Bu konuda bu kadar iyi yazilmis bir yazi gördügümü hatirlamiyorum. Bravo Itir!
YanıtlaSilZeynep
Zeynepcim, canim cok tesekkür ederim..
SilBu ülkede kadın olmak zor zor zor! Aşılacak onca engel var ki.
YanıtlaSilCok dogru söylüyorsun, ama bunun icin kadinlarin da biraz birlesmesi ve bunu talep etmesi gerekiyor..
SilEvet evet, ben de aynen bunları düşünüyorum ama ben senin kadar güzel yazamazdım, ellerine sağlık.
YanıtlaSilTesekkür ederim :)
SilBiraz once mutfaktan çıkıp kadın olmaya soylenırken, kararmış yüreğimi aydınlattı bu yazınız...
YanıtlaSilCok etkılendim cok güzel bır anlatım olmuş. Benim içinde çok kıymetlıdır , kadın arkadaşlarım....
Sevgiler...
ne güzel, gülümsemeye sebeb olabildiysem..sevgiler benden de
Silşimdi gülümseyerek fincanı kapattım, rast gele!
YanıtlaSil=)
Insallah cok yakinda, güzel bir Ege sabahinda karsilikli kapaticagiz fincanlarimizi, günes hafiften isiticak, keyifli bir meltem esicek, tatli bir müzik gelicek bir yerlerden. Biz fallari anlaticagiz birbirimize..:)
Silyuppiiiii! inşallah Itır! damla sakızlı kahve olsun ama :)
SilDamla sakizli olsun, yaninda da damla sakizli minik lokumlari olsun :)
Silevet evet evet! :)
Sil