13 Mart 2013 Çarşamba

Simdi Haberler...


„Haber“ler geçiyor devamlı elimizin altından, gözümüzün önünden… Gözler görüyor, okuyor, bir tıkla diğerine iletiliyor da,  akılları ne kadar zorluyor, kafalarda ne kadar kalıyor, yüreklere ne kadar değiyor çoğu haber diye düşünüyorum.

İletişim’in, haberleşmenin süratine erişemediğimiz bir çağı sürüyoruz. Haberleşiyor muyuz gerçekten? İletişim çok hızlı, iyi güzel ama iletilen ne bize? Hiç sorguluyor muyuz? Yoksa artık hiç bir şeyin sorgulanmadığı, ne verilirse onun alındığı, marketteki buzdolabından „faydalı ve besleyici“ diye hiç sorgulamadan alıp, eve getirip aileye hazırlanan yemekler gibi mi oldu haber denen şey…? Hiç düşünülüyor mu, „içindekiler“ kısmını hiç okumadan aldığımız hazır paket yiyecekler kadar, içeriğini hiç sorgulamadığımız  "paket" haberlerin de ne kadar zararlı olabileceği…


Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, herkes heran, araştırmacı, gazeteci, röportör, moderatör olabiliyor. Herhangi bir altyapı, birikim sahibi olup olmadıkları sorgulanmadan... Bu şartlar altında hazırlanan haber programlarında, en can alıcı olaydan, en can acıtan konudan en magazine geçerken başınız dönüyor, bu karmaşada diğer duyduklarınızı da magazin haberi havasında değerlendirmeye başlıyorsunuz. Azzz sonra ne olucak acaba diyorsunuz…
Eh, hal böyleyken sosyal medyamızda da durum farklı değil tabii… Biri ortaya bir haber atıyor ve çığ gibi büyüyor haberin hacmi, bir kez olsun sorgulanmadan.
En son moda; ölüm haberleri… Daha ölmeden insanları öldürürken, kimse düşünmüyor, o kişinin ailesi yakınları, sevdikleri sevilenin sağlığına dua ederken, bu asılsız haberlerin ne kadar can acıtabileceğini… Nedir bu telaş? Nedir bu insanlardaki, „acar gazeteci“ sıfatıyla „en taze haberi“ verme acelesi…?

Geçen akşam çok yakın bir arkadaşım, telefonla aradığında çekinerek, „İtir, babanı dün yoğun bakımdan çıkarmışlar diye bir haber duydum, şimdi bir arkadaşım söyledi, haberin var mı?“ dedi. Aramızda kilometreler var, ha dedin mi olamamki ben babamın yanında… Biran kalakaldım öyle telefonda,böyle konularda çok dikkatli olduğu için, gayet sakin içeriğini anlattı Senemcim ardından… Anlatısından, 2 sene önceki olayı anlattığını anladım ama içime kurt düşmüştü bir kere… „Ya doğruysa…?“
Hemen sarıldım telefona… Çok şükür haklıydım, 2 sene önceki olayı „Yeni“ diye vermekte bir beis görmemişti „gazeteci“ beyler…
Üstelik babam ısrarla, sağlık konularını reklam konusu yapmayı sevmediğini, isteseydi onları 2 sene önce haberdar edeceğini, bunun kontrol amaçlı bir ziyaret olduğunu belirtmesine, doktorunun da aynı şekilde konuşmasına rağmen….
Yazdığın prim yapsın yeter anlayışı medyaya hakimse, bir insanın sağlığıyla ilgili,  bu denli pervasızca gereksiz haber yapılabiliyor işte.. Ama merak ediyorum insan nasıl rahatsızlık duymaz böyle bir haberin sahibi olmaktan?

Ama, artık haberin içeriği kadar habercinin içeriğinin de öneminin kalmadığı bir dönemde elbet yaşanabiliyor böyle durumlar. Hem zaten herşey bir tıkla okunuyor, bir tıkla diğerine iletiliyor ve „tık“ unutuluyor…

Ama, Erol Günaydın, Müşfik Kenter, Cüneyt Türel, Metin Serezli gibi çok büyük değerlerimizin kaybını alelacele tıklayarak haber verirken, neden bir de şunu demiyoruz „Onlar bizim aydınlık yüzümüzdü, bu ülkenin ışıklarıydı, çocuklarımızın onları bilmesi, tanıması için neden hiç bir TV de, haklarında program yapılmıyor, neden anlatılmıyor, aktarılmıyorlar?“ Bunca abur cubur, ipe sapa gelmez program icinde neden yer bulamiyorlar kendilerine..
Bu ülkeye verdikleri bunca emekten sonra hak ettikleri bir tıkla iletilen ölüm haberleri mi…

Sormadığımız, sorgulamadığımız, yalan doğru kabullendiğimiz, ötesini hiç düşünmediğimiz, bir adım ötesini beklemediğimiz, fast food haber tarzımız hepimize afiyet olsun..

10 yorum:

  1. İnternetten haberleri okuyorum,10 dakika sonra yeni bir haber...10 dakikalık yaşama süresi var...10 dakika sonra ömrü tükenmeli...yeni şeyler yeni olaylar hayatımıza 10 dakikada bir sokulmalı...10 dakika sonra sökülüp alınmalı ki yer kalplamasın yeniler sırada çünkü....
    Yabancı kanallarda yıllardır süren programlar aynı biçimde sürüp izlenirken bizi sanki gündem manyağı yapıp hissizleştirip tepkisiz yapmaya çalışıyorlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz haberleri önemli önemsiz, ciddi gayriciddi, aci, komik..ayirmadan ardi ardina tüketirken onlar da bizi tüketiyor..düsünmeyen, sorgulamayan dedigin gibi, hissiz, tepkisiz kisilere dönüstürerek..

      Sil
  2. Çapsız bir sürü insan bu işleri yaptığı için böyle oluyor. Basın demeye içim el vermiyor!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle öyle durum..capsiz, bilgisiz ve yeteneksiz.. Basin, demeye dilim varmiyor, zira ne yazili ne görsel basin kalmadi ortalikta, tek tük kalakalmis gercek gazeteci disinda..

      Sil
  3. Canım Melange yerden göğe kadar haklısın, malesef medya bir çöplüğe dönüştü hiç bir inandırıcılığı ciddiyeti kalmadı, her haber magazin anlayışıyla pasta sunulur gibi sunuluyor, aslında izleyen konumundakilerin de buna bir dur demesi lazım, kapatıyorum ben tv yi, internette de güvenilirliğine inandığım sayfaları okuyorum, hele gazete haberciliği bana hikaye gibi geliyor. Durum içler acısı sosyal bir hastalık, ahlaki açıdan bir çöküş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de öyle yapiyorum Fadis'cim. Gözümün icine baka baka yalan söylemelerine, sirita sirita haberleri eksik, carpik vermelerine, bilgisiz, cahil insanlarin bilirkisi diye karsima cikarilmasina tahammül edemiyorum.

      Sil
  4. Cok haklisin melange, neye inanacagiz, neye guvenecegiz bilemiyor insan. eskiden bir iki site vardi tamam oradan okurum dedigim, onlr da yok artik. Artik hicbir yerden hicbir sey okunmuyor. Hicbir habere de guven olmuyor.
    hele magazinse konu aman yarabbim! Twitterdan gazetecilik olmaz ama nerede o eski anlayis nerede :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Malesef Gülcin'cim... Basin, medya dedigimiz sey eskiden bunu meslek olarak secmis kisilerin elindeydi, onlar icin gazetecilik önemliydi, degerliydi. Simde ise, gazetecilik denen sey holdinglerin diger kâr getiren dallarindan biri sadece..Durum böyle olunca da, o gazetelerden, medya kuruluslarindan kendi menfaatlerine ters düsecek bir durumda olmalarini beklemek oldukca imkansiz..Bu durumda sadece secme masallar, hikayeler dinleriz onlardan..

      Sil
  5. Üstelik o haberleri o an ne yapıyorlarsa, bu aile ile sohbet olabilir, tv seyretmek olabilir yada dışarıda biryerde bir arkadaşıyla kahve içiyorken olabilir, hiç önemli değil, sadece bir tık la yapıyorlar.

    Devir değişiyor.
    Yaşlılar da hep böyle derdi, devran böyle mi dönüyor ..

    Hüzünlü anne

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok dogru diyorsun..hic biran bile üzerinde düsünmeden, nedir ne degildir diye kafalarinda gecirmeden..

      Sil