27 Nisan 2011 Çarşamba

Athena'nin gücü adina

Havanin güzelliginden ve bir kac günlük tatilden istifade sehirde yürüyüse ciktim gecenlerde, Viyana Parlamento binasinin önünden gecerken, durup  alici gözüyle baktim, önündeki bilgelik tanricasi Athena heykeline. 
19. yy dan beri tüm ihtisamiyla orada, mitolojideki inanca göre, disariya karsi güclü bir koruma ve ayni zamanda bilge tavriyla icerde barisin devam etmesini simgeliyor. O’nun savunmadaki gücü, savascil bir yaratilista olmasinda yatmiyor, tam tersine aydinlik ve mantikli düsünce tarzinda yatiyor. Baris ve refahi, ayni zamanda sairlere, filozoflara, bilimadamlarina ve sanatcilara sundugu korumayla sagliyor.
Athena’yi ve simgelediklerini düsünürken, bugün bizde „Insanlik“ heykeli idam ediliyor. Ve Athena o kadar dogru bir yerde, tam da parlamentonun önünde durarak söylüyorki gercegi, bir ülkenin baris ve refahi o ülkenin düsünürleri, bilimadamlari, sanatcilari korunarak saglanir.
Athena’yi gecip kapiya dogru yöneldigniz rampali yolda sizi, antik yunan ve romadan 8 tane tarihci heykeli karsiliyor. Antik yunandan; Thukydides, Polybios, Xenophon, Herodot ve Roma’dan Julius Sezar, Tacitus, Livius und Sallust.
Amaclari, politikacilari bu yoldan gecip giderken tarihe ve gelecek kusaklara sorumlu olduklarini hatirlatmak…

Herodot

Livius


Tacitus

Athena'nin hemen ayaginin dibindeki bu heykelde, Avusturyanin en önemli nehirleri olan Tuna (kadin) ve Inn (erkek) temsil ediliyor.

Arka tarafta ise, o zamanlar monarsi sinirlari icinde kalan Elbe ve Moldau nehirlerinin temsili iki kadin






TopOfBlogs

23 Nisan 2011 Cumartesi

Sevgili Nisan


Bu yazıyı 3 sene önce yazmışım, ama güzel şeylere ihtiyacımız olduğunu düşündüğüm şu günlerde, paylaşmak istedim. Diliyorum ki, mutlu umutlu yarınlara açılsın kapısı bu Nisan'ın..


                                            ------    ------   ------


Nisan, ask bereket mutluluk ve yeniden dogusun ayi ve bu nedenle de kutlamalarin ayi.. Biliyormuydunuz,  „Nisan“,  Mezopotamyada yasayan Akkadlardan, baharlarin acmasi anlamina gelen „nisannu“ kelimesinden bize, günümüze kadar gelmis

Bayramlarin, kutlamalarin her türlüsünü seviyorum ben, yasadigim ortamda keyif alinan, insanlari birbirine yaklastiran, mutlu eden bayramlari bizim veya onlarin diye ayirmak niye ki? Üstelik arastirdiginiz vakit, farkli kültürlerin dinlerin kutsal, önemli günleri olarak adlandirilan kutlamalar aslinda cok daha önce yasanmis kültürlerin bir uzantisi olarak cikiyor karsimiza.

Paskalya tüm hristiyan aleminde Isa'nin göge yükselisi olarak kutlanirken, tüm kutlama gelenekleri eski pagan adetlerine uzaniyor.

Ostara, mitolojide baharin tanricasi, (ayni zamanda Eostre veya Astarte de denilen) uzun kistan sonra doganin dogusunu simgeleyen bereket tanricasi…
Onun kutsal ayi da Eastre ayi. (paskalya almancada „ostern“, ingilizcede „easter“ olarak geciyor)
Ostara’nin kisin karanlik günlerinde dogan, isik getirici, günes tanrisiyla bulusmasinin bayramidir bu. Bu bulusmadan itibaren karanlik ve aydinlik esitlenir, Günes tanrisinin Ostarayla yeni bir yasam kurmasi icin, aydinligin gücü artmaya baslar her gecen gün.
Bu ask dönemidir, yeniliklerin dönemidir. Eskiden kopup, yepyeni bir yasama baslamak icin iyi bir zamandir, düsüncelerin, hayallerin, arzularin bu güzel coskuyla gercege dönme zamanidir.
Ostaranin yanindaki hayvan sevgili tavsanidir, baharla birlikte üremeyi ve hayat sevincini simgeleyen. Bu gelenek bugüne kadar da devam etmistir, hala paskalya döneminde tavsan formunda kekler yapilir, tavsan cukulatalar hediye edilir cocuklara. Tavsanin yaninda, yumurta ise yasamin, dünyaya gelisin, baslangiclarin sembolüdür.

Pazar günü cocuklar tavsanin sakladigi rengarenk paskalya yumurtalarini ve cukulatalari ariyacaklar, Nisan dallari renk renk boyanmis, islenmis yumurtalarla süslenecek. Tavsan veya kuzu formunda paskalya cörekleri pisecek.
Benim cocuklarim büyüdü, benim icimdeki cocuk hic büyümedi, kendime arkadas buldum bile, kizkardesim bayram tatilinden istifade Istanbul’a kacinca, 3 yasindaki yegenim Zeynep benimle birlikte, bizde yumurta boyamak icin sivadik kollari, yarin sabah da Zeynep’le yumurta ariyacagiz bahcede, sonra da eve girip güzel bir Pazar kahvaltisi yapacagiz, ee tabii ki ben de bu kahvalti icin bir paskalya cöregi hazirliyorum.

Zeyno pür dikkat..

Muskat tabii ki olayin icinde...

eserlerimiz :)

Tarihi Viyana Yumurtapazari

Viyana, Freyung’da 22.si düzenlenen bu yumurta pazari avrupanin en büyük yumurtadagi olarak adlandiriliyor, bu sene 44 katilimci var, o kadar cok cesit var ki, hangisine bakacaginizi sasisiryorsunuz, insan almaya kalksa karar vermesi ayri bir konu, bu arada fiyatlar da hic ucuz degil, hepsi el yapimi olduklarindan, bir yumurta icin fiyatlar 5 ile 15 € arasinda degisiyor. Yumurtalara karar verip sepetinizi doldurduktan sonra da karsi cadde, sarap ve atistirma standlariyla sizi bekliyor. Zaten Viyanalilar her olayi saraba baglama konusunda cok ustalar, benim de bir sikayetim yok bundan..:)




Buyrun size, sepet sepet yumurta….., her biri tablo gibi..







TopOfBlogs

17 Nisan 2011 Pazar

Piknik sepeti

7 yasinda da seviyordum 70 de de sevecegim. Ben tipik bir basak burcuyum, yani toprak burcu, sanirim en cok da bu yüzden bahar da en sevdiklerimden piknik yapmak…
gecen hafta sonu sevgili Zeyno'mu alip piknige gittik
Doga yeniden uyanirken, renkler, kokular o denli huzur verici ve bir o kadar da sizi yeniden canlanmaya tesvik edici ki, iste tam bu dönemde o yemyesil cimenlerin üzerinde, doganin icinde gecirdigim saatler bana tatile cikmisim hissi veriyor, günlük kosusturmalardan uzak, huzur keyif ve nese olan saatler piknikte gecirilenler.

Tarife gerek var mi bu keyfi?

Gerekli seyler; piknik sepeti, keyifle hazirlanmis sandvicler, meyva sulari (zaman uzun tutulacaksa bir sise sarap ta eklenebilir tabii sepete ) ve daha ne yemek istiyorsaniz  cimenlere serilip, piknik örtümüz ve de nese..
diger hersey arzuya göre daha eklenebilir.

Bu hafta paskalya tatiline girildi, ben de hafta sonuna ek iki gün daha izin aldim kendime, hava da limonata gibi, bu hafta sonu, evdekiler dolabi actiklarinda  ferahlatici icecekler bulsunlar ve pazartesi günü planladigimiz piknik icin de faydali olur düsüncesiyle, limon ve portakal surubu hazirladim.


Piknik düsünüldügünde, pikniklerin vazgecilmezleri, neseli sandvicler, kekler..

Sandvic yaparken insan tüm yaraticiligini kullanabiliyor, ekmek tabii cok önemli, ben ekmek delisiyim, Pazar kahvaltilarinda da degisik cesit cesit ekmek bulundurmayi cok seviyorum sofrada. Suan mutfak icin yapmak istedigim ilk yatirim ekmek makinasi, ne zamandir artik ekmeklerimi kendim yapmak istiyorum. Hatirliyorum biz kücükken, her pazar gecen bir ekmekcimiz vardi. Yogurtcularin tasidigi tarzda ekmek sepetini omuzunda tasir ve bütün Cihangir’e nefis sandvic ekmekleri satardi, Pazar sabahlari dört gözle onun yolunu beklerdik, o ekmeklerin tadi, kokusu bugün gibi aklimda.


Dedigim gibi sandvic hazirlamak tamamen o anki yaraticiliginiza kalmis birsey, cok fazla tarifi yok ama denemek isterseniz, benim mutfaktan bazi sandvic tarifleri;

Ekmeklerimi yapmaya baslar baslamaz da ekmek tariflerine gececegim, yakinda..




bahara bizim gibi sevinenler





TopOfBlogs

10 Nisan 2011 Pazar

Ask Mutfagi

Annemin mutfak kütüphanesinden, ve bugün gibi hatirliyorum annemin bu kitabi ne kadar keyifle almis olup da eve geldigini ve o tarifleri tatmaya basladigimizi. Türkceye „Ask Mutfagi“ diye cevrilen ama orjinalinde „Hatiralarim ve Tariflerim“ (Sophia Loren's Recipes & Memories) olarak gecen Sofia Loren’in yemek kitabi…Ama bence bu kitaba cok uygun bir baslik olmus. Kitap, 1972 baskisi, artik her sayfa ayriliyor birbirinden. Yenisini aliyim dedim, kitapcilarda bulunmuyor ancak Amazon’dan ismarlamak gerekiyor, Amazon’da da, 70 € gibi bir rakamla satiliyor…bu durumda ben eski baskiyla da mutlu olacagima karar verdim J
kitabi korumak icin, bitpazarindan alinmis eski bir kitap cildine koydum














4 Nisan 2011 Pazartesi

Baharin sesi de var

Baharin gelisine sevinenler sadece bizler degiliz, tüm doga bahari kutluyor aslinda farkindamisiniz.. Bütün bir kis nereye kaybolduklarini bilemedigim kuslar, havalarin güzelleseceginin ilk habercisi oluyorlar. Sabah 5 ten itibaren baslayan civiltilari beni güne en güzel hazirlayan seylerin basinda geliyor, düsünsenize bir kus korosuyla uyandiriliyorsunuz.. Özellikle bir tanesi var, tam bir calar saat, 6 dedin mi basliyor nerdeyse 1,5 saat  kadar koronun bas solisti, üstelik onunki civilti gibi de degil, alarm gibi.. hep aklimda, bir sabah kalkip su kusun neye benzedigini bir görücegim diyordum, ama nereye nasil saklaniyorlarsa, sesleri etrafi cinlatirken, kendilerini görmek cok zor.. Gecen gün epey erken uyandim, bu sefer daha bir dikkatli dinledim onlari, hepsinin ayri uyanis saatleri var, belli araliklarla yeni biri ekleniyor koroya, bazen birinin vokali daha öne cikiyor, sonra sirasini digerine birakiyor ve korodaki sesler giderek cesitlilik kazaniyor. Hic bu kadar dikkatli dinlememisim megerse, keyifli bir sabahti
Sabahimi sizle paylasiyorum, buyrun, orkestra ve vokalde bizim sokagin kuslari..