11 Mayıs 2012 Cuma

Gercekler aci mi tatli mi?

Söz verip yapamadigim zaman cok rahatsiz olurum, aradan gecen zaman da bu rahatsizligimi giderrmez, icimde bir yerde o duygu beni devamli dürtükler durur, bak hala yapmadin diye, bazen aradan öyle cok zaman gecer ki karsimdaki aldigi sözü unutur ama ben hala yapamamis olmanin huzursuzlugunu tasirim.

Mesela mimler, bir türlü yerine getiremedigim. Ama Deeptone’nun gecenlerde bana da layik gördügü "cok yönlü blogger ödülünü" bir kuru tesekkürle almak artik hic olmazdi… hakkimdaki 7 gercegi huzurlarinizda ifsa etmem gerekiyordu…

Evet aslinda girizgah kisminda ilk gercegi acik ettim, bazen böyle ufak sözler veririm ve tutamam, üstelik bu durumdan hic hoslanmamama ragmen basima gelir…


Ortasi olmayan biriyim ben, hersey ya hep ya hic misali…Düzeni tertibi cok severim, tipik bir basak burcu olarak… Bir toplamaya giristim mi en ufak detaya kadar saatlerce bitmez isim, ama bazen de kilim kipirdamaz, yardimcimin lafini hic unutmuyorum birgün dedi ki „ya sen cok düzenli ve de eli cabuk bir kadinsin, ama bu ev nasil bu hale geldi ben anlamadim“ iste öyle, yapmayinca da yapmiyorum…o ev benim evim mi ben taniyamiyorum, bazen günlerce mutfaktan cikmam, hergün inanilmaz sofralar kurarim, sonra gün gelir evdekiler ne yiyoruz bu aksam dediklerinde bön bön bakarim öyle…zira hic bir sey yapmamisimdir..inanilmaz bir tempoyla calisip, gün gelir koltuktan kalkmadan saatlerce oturabilirim. Yazarken de öyle, bazen arka arkaya yazar sonra günlerce birsey cikmaz benden..

Bir de körüm ben..evet lenslerimi cikardigim vakit…sabahlari mesela, kahvemi icip lenslerimi takana kadar ruh ve beden ayri olarak dolasirim. Bu lenslerim yüzünden az cekmemisimdir, ben de arkadaslarimda; tarafimdan taninmamislar, selamlanmamislardir, gün gelmis en olmadik yerlerde benimle lens aramislardir.. Ama sonra zaten adim ciktigi icin, „O görmez, kimse alinmasin“ diye mazur görülmüsümdür.  Ama bu körlük yüzünden kendi arabamiz diye baskalarinin arabasina bindigim, tanimadigim insanlarin masasina benim bulusacagim insanlarin masasi diye gittigim, tanimadiklarimi taniyor sanip eller sallayip gülerekten yaklasip artik burun buruna gelince hayatimda ilk defa gördügüm biri oldugunu farkettigim buna mukabil tanidiklarimi da tanimayip kafami cevirdigim ve artik bu duruma düsmemek icin kalabalik ortamlarda kimsenin yüzüne dogru dürüst bakamadigim, yol cikislarini son anda okudugum icin cikisi kacirip arabayla bir sürü gereksiz turlar attigim durumlarin sayisi hic de az degildir, ha bunlari yaparken lenslerim gözümdedir de üstelik…ama bir zamanlar görmüyorum diye alistirmisim kendimi, lensle de farketmiyor anlasildigi üzere…

Hakkimdaki gercekler, bunlarla da bitmiyor maalesef…
Birbirine benzer ve/veya birarada kullanilan  terimleri devamli olarak karistiririm. Mesela „Allahaismarladik“ ve „Güle Güle“, basin sagolsun yerine Allah kavustursun demisligim dahi var…babam, resmen süphelenmeye baslamisti zekamdan..sag ve sol’un hic sansi yok, saka gibi illa tersini kullanirim. Bir gün Cihangir’de oturdugum siralarda, taksiye evin adresini verdim, sonra da yaklasirken, elimle sag yönü isaret edip adama, „burdan sola lütfen“ diyorum, o da bana kibarca „saga“ diyor, ben inatla sola derken, en sonunda taksi soförü „Abla ben bi saga döneyim de sen begenmessen sola da dönerim“ dedi. Fakat, seneler sonra Viyana’ya yeniden geldikten sonra, bunun legasteni denen, beynin konusma kanallarini etkileyen bir durum oldugunu ögrendim, tedavisi varmis, ama kücükken…

Sakarim..bizim evde kirilan bardagin haddi hesabi yok..hic bir bardak takimi öyle uzun süre varligini koruyamaz bizde..Bununla da kalsa iyi, en sik masalarda dahi elim kolum bir yerlere carpar, hele o uzun sarap bardaklarinin benim önümde hic sansi olmaz, cogunlukla da kirmizi saraptir icindeki…cok utanirim bu halimden de üstelik, ama yok düzelmiyor iste.

Yani kör, legastenik ve sakar…varin gerisini siz düsünün, etrafimdakilerin benden neler cektigini…

Bir de olmadik yerlerde tutan gülme krizlerim vardir, kücükken –hadi o zaman kücüktük, cocuk iste diyorlardi- annem az utanmamistir halimden..ama büyüyünce de bir sey degismedi, insan biraz büyümez mi…Tabii artik kücükken koyuverdigim kahkahalari, simdi bogulma pahasina tutmak zorunda kalip yutmak durumunda kaliyorum öyle olmadik yerlerde tutunca.

Allahtan gercekler 7 yle sinirli, yoksa bende daha neler cikar yazmaya dökünce… :)

Son olarak da 7 yi tamamlayalim, Teoman’in dedigi gibi su telesekretere konusamiyanlardanim..

Iste hakkimdaki gercekler, aci mi tatli  mi siz karar verin... arzu eden kendi gerceklerini yorum kisminda paylasabilir, beni de aci gerceklerimle yalniz birakmamis olursunuz...:)

24 yorum:

  1. Ah ah başakların ortak problemi sanırım bu sakarlık. en yakın arkadaslarımdan biri de başarır, biz birbirimizi "sapak kardesi" ilan ettik sonunda, başağım, sakarım mutluyum ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bak simdi senden duyuyorum, diger basaklarda da oldugunu, yani suc tamamen bende degil..suc eylülde :))

      Sil
  2. ölme emi. çok hoş yazmışsın.
    eh birileri seni hep korumalı bence.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hahaa :) valla birileri beni mi korumali yoksa kendini mi benden korumali bilemedim :)

      Sil
  3. Benzer yanlarımız varmış gerçekten, görmeme durumu bende de var ve solak olduğum için biraz sakarım, kapıdan geçerken bile kapıya çarpabilirim nasıl diye sorma oluyor işte. İsimleri unuturum, karşılaştığımda tanıdıklarla ve tanıştırmam gereken biri varsa yanımda tanışın der aradan sıyrılırım, ismini o anda unuttuğumu itiraf edemem.
    Tabak çanak takımı diye bir şey yok bende de bölük pörçük kırmaktan:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fadiscim hic sormayacagim nasil vurursun diye, cünkü ayni durumdayim, kapiya carparim, takili kalirim, sehpaya mutlaka carparim..ve ayni sekilde isimleri unuturum ben de, bazen simalari dahi..ya da nerden tanidigimi..üff zor yani durumumuz..:)))

      Sil
  4. heheheh koptum gülerken ilahi sen ne komik bir yazı olmuş,
    sevdim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ;))) sorma, bunlar yasanirken de cok egleniyorlar benle :))

      Sil
  5. Oyyy kuzenimi severim bennn, ne şekersin sen öylee :)).Başak olarak ben isimleri unuturum hiç hatırlamam, tanıştırmam gerektiğinde ecel terleri dökerim valla :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslicim...ayni dertten ben de muzdaribim de onu da artik burda itiraf ettim, yoksa baya kötü bir portre cizicektim bu kadar olumsuzluk bir arada :)))

      öpüyorum seni cok

      Sil
  6. sayenizde legastenik olduğumu öğrendim :)ama ben bu konuda babamdan çok uyarı aldığım için bir nebze olsun düzeltebildim ama hala düşünmeden sağa dönün diyemem taksiciye elim kalem tutma pozisyonunu alır ve böylece bende sağı bulmuş olurum :) güle güle ve allahaısmarladık içinde benzer şeyler geçerli :) hayatı daha renkli kılacak gerçekleriniz varmış...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Legasteni genis bir konu aslinda, burada oldukca önem veriliyor, ufak yasta farkedildiginde de özel egitimlerle oldukca iyi basarilar elde ediliyor..ama dedigim gibi kücük olmak gerekiyor :))ya da bizim gibi kendi basinin caresine bakip kendi kendine düzeltmeye calisiyorsun :)

      Sil
  7. eğlenceli bir mim olmuş :))
    şu "güle güle" ile "allahaısmarladık" meselesini ben de çözemedim bir türlü. artık sadece hoşça kal diyorum. ailede alay konusuyum, "hala mı öğrenemedin yaaa" nidaları ve gülüşmeler başlıyor kullandığımda.
    bir de körlük meselesi... ah ah, ne diyeyim bilmem, emin ol çok iyi anlıyorum seni :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))
      evet ben de cok uzun zamandir sadece hoscakal kullaniyorum :)

      Acaba insanin gözü iyi görmeyince bu diger yetilerini de mi etkiliyor ne dersin? :))
      sevgiler

      Sil
  8. Çok keyifli olmuş yazı! Ben de hemen acı gerçeklere benimkileri ekleyip, yalnızlığa engel oluyorum :)

    Tamamen takıntılı olduğum batıl inançlarım vardır: Aklıma kötü birşey geldiğinde tahtaya vurmak, kulak çekiştirmek gibi. Bir mesajlaşmanın sonu kötü biterse çok huzursuz olurum. Hemen ardından güzel bir cümle ya da kelime gelmiyorsa / gelemiyorsa, bu gerçekleşene kadar kendimi yer, bitiririm. Saçlarım o gün istediğim gibi olmazsa bütün günüm kötü geçer. Vücudumun her yeri, etraftaki çeşitli nesnelere çarpmaktan mütevellit küçük morluklar barındırır. Reflekslerim kuvvetlidir: Düşmeye çalışan her şeyi havada yakalamak uğruna kendimi yaralayabilir, hatta kan içinde kalabilirim. Bir şarkıyı ilk notalarından itibaren tanıyabilirim. Bağıran insanlara tahammülüm yoktur: Onları o halde bırakıp, arkamı dönüp gidiveririm. :)

    YanıtlaSil
  9. Joujou tesekkür ederim beni yalniz birakmadigin icin :)

    ben de hic sevmem ne mesajin ne konusmanin sonu kötü biterse, aksam rahat uyuyamam da öyle..
    Morarma konusunda tamamen ayni durumdayim, Fadis'e de yazdigim gibi her yere carparim, ee serde sakarlik var :)

    sevgiler

    YanıtlaSil
  10. Verilen sözler konusundaki ihmaller dışında ( ki günümüz şartlarında bu kaçınılmaz)diğerlerinin sen hariç kimseye zararı yok.
    Belki bir de gülme krizleri. Okurken şirin geliyor ama belki birileri alınabilir:)
    Yol yön konusunda sağ ile solu karışmanın da ötesinde gittiğim her yeri uzun uzun aramak gibi (ki bu yaşta artık fazla yorucu oluyor)
    berbat bir sorunum var.DEğiştirmek şansı olsa telesekretere konuşamıyor olmayı bin kez tercih ederdim doğrusu:))

    YanıtlaSil
  11. Ah evet gülme krizlerinde haklisin, ama genelde absürd durumlarda tutuyor beni, nikah memuru karsisinda gülme krizi tutan tek gelinimdir herhalde :) sebebde nikah memurunun birdenbire bambaska bir ses tonu ve tavri takinmis olmasiydi..:))

    yol yön konusunda, eger yanimdaki yolu biliyorsa benim de o yola dikkat etmemek gibi bir huyum var, sonra da 40 kere gittigim yeri nasil gidiliyordu diye sorarim :)

    YanıtlaSil
  12. Dünyanın tüm bardakları feda olsun sana :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) hahaha :)) oh be bunu bekliyodum iste :)

      Sil
  13. Itır`cım,
    Bu gerçekler acı mı, tatlı mı bilmiyorum. Ama yüzüm gülümseyerek, yalnız olmadığımdan kaynaklı bir keyifle okudum tüm mimi:))

    YanıtlaSil
  14. :)) oh yalniz degilim ne mutlu bana :))

    YanıtlaSil
  15. Itır okurken inanamadım :) hemen anlatmaya başlıyorum. Yön duygum hiç yoktur, aynen şoföre sağa dönücez deyip elimle solu gösteririm her zaman, hep dikkat etmeme rağmen böyledir :( gittiğim bir yeri bir dahaki gidişte asla bulamam, saatlerce dönerim. Acaip ötesi sakarım, bardak, tabak havalarda uçuşur, devamlı düşerim mesela, bir yerlerim hep mosmor veya çizik içindedir. Elimi, parmakları yakar veya keserim :( inanılmaz yerlerde güler veya ağlarım :) bu yüzden çok başım ağrımıştır ama keyiflidirde aynı zamanda :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) yalniz degilsin diyorsun :)
      ha bu arada hatirlattin bak unutmusum, dogru cok da cabuk duygulanip aglarim da :) özelikle cok sevindiysem..:)

      Sil