26 Mart 2011 Cumartesi

Girlfriends forever...

Yasadiginiz yerleri güzel ve unutulmaz kilan en önemli faktör ne biliyormusunuz? Dostlar…
Eger paylasabildiginiz dostlariniz varsa mutlusunuzdur oldugunuz yerde. Bir ses, bir koku bir müzikle burnunuzun ucu sizlayarak özlem duyuyorsaniz uzakta kalmis diyarlara, özlem aslinda orda birakilmis dostluklara, o uzaklarda kalmis paylasimlaradir. Onlari ararsiniz aslinda özlemle oldugunuz yerde,
Paylasmak her seydedir, sadece dertleri, kederleri degil, üstelik daha da önemlisi mutlulugunuzu paylasabilmektir, bazen susmayi, konusmamayi, kelimelerin eksik kaldigi veya bazen fazla geldigi anlari paylasabilmektir. Tuhaftir matematigi dost paylasimlarinin, kederleri ikiye bölerken, carpar mutluluklari ikiyle..



Kiz arkadaslarimi düsünüyorum, bana mi öyle geliyor ya da gercekten mi öyle, ama yas, zaman ilerledikce daha bir sariliyor insan kiz arkadaslarina, daha bir özlemle ariyor, „ah simdi yanimda olsalar“ daha cok dile gelmeye basliyor. Hayat, bize hep cesitli sürprizlerle geliyor, John Lennon’in cok begendigim deyisindeki gibi, „Hayat, tam da; siz baska planlar pesindeyken yasananlardir“…  herhalde, bizi olgunlastiran da  planlarimizin hayat eliyle  aci tatli sürprizlerle baska planlara dönüsümü, ayni zamanda arkadasliklarimizi da. Iste o olgunluga yaklasmaya basladiginda daha da iyi anlamaya basliyorsun artik birbirini, hatta bazen öyle ki yeni kurdugun dostluklarda, bazen cok uzun seneleri illede daha önce birlikte gecirmis olmaya gerek kalmiyor, hic bir yerde yazili olmayan, sadece kalplerin bildigi belli kodlarla cok kisa sürede o birlikte yasanmamis yillari üc cümlede kapatabiliyorsun ve bunlari sadece kiz arkadaslarinla basarabiliyorsun. Evet, biz kadinlarin farkli kodlari var anlasirken birbirleriyle ve zaman ilerledikce bu kodlar cok kisaliyor.




Kizkardesim (kiz kardesler ki, insanin hayatindaki en yakin kiz arkadasidir, ama bu ayrica  bir konu bence), kiz arkadaslarim, hepsi o kadar önemli ki hayatimda, onlara maske islemez, bazen yüzüme taktigim“ gülen kiz maskesi“ nin arkasinda agladigimi aninda anlarlar,  onlar basarimi mutlulugumu coskuyla kutlarlar kendilerininmiscesine,  susup konusmadigimda anlarlar sessiz kelimelerimi, neler anlattigimi.

Evet, beni en mutlu kilan seylerden biri, kiz arkadaslarimla toplanmak, sacmalamak bazen, hala ufacik kizlar gibi  sacma sapan konusup, kahkahalarla gülmek ipe sapa gelmez seylere, birlikte film aksamlari yapip duygusal bir filmde mendiller elde aglamak, film bitince  dönüp gene kahkalarla gülmeye baslamak, paylasmak bazen siradan, bazen herbirimizin ayri gercek derdini veya keyfini, yemekler pisirmek birlikte, alisverise cikmak en iyi terapi olarak, saraplari acip saatlerce felsefe yapmak hayat ve yasadigimiz hersey hakkinda, bazen de telefonda konusmak dakikalarca…hepsi mutlu ediyor beni, uzak da olsak yakin da farketmiyor, hissediyoruz hep birbirimizi,  bazen cok uzaklardan gelen bir kücücük cümle günümü aydinlatiyor, heran yanimda tasiyorum o cümleyi iyi geliyor…

Gecen haftasonu hadi bende kahvaltida bulusalim dedik, ayrildigimizda aksam on olmustu sanirim, evet tüm konustuklarimizi paylasamiyacagim tabii  ama o gün gene ilk defa onlara (nedense ben hicbirseyi birkere önceden deneyip bakalim olucak mi olmiyacak mi yapamam) denedigim bir turtayi sizinle de paylasmak istedim, harika oldu, biz cok begendik

Raventli turta

Ravent oldugunuz yerlerde bulunan birsey mi bilmiyorum, kizmayin sakin. Zira ben de burda adini duysam da bir türlü hic denemedigim bir tad idi. Ama her tarif o kadar cekici ve öyle mutlaka denemelisiniz diye anlatiliyordu ki artik denememin zamani geldi dedim.

Ravent adi diger dillerde latince ismine yakin geciyor, (rhubarb, rhabarber) latince adi ise “Rheum rhabarbarum” rheum kök anlamina gelirken barbarus  yabanci,disardan gelen anlami tasiyor. Yani " yabanci kök" demisler adina o zamanlar. Günümüze  „vahsi, saldirgan“anlamlariyla  gelen „barbar“ aslinda baska yerden olan anlamininda.

5000 yildir kullanildigini okudugum, koca yesil yaprakli, parlak kirmizi saplara sahip bu kök bitki, baharin geldiginin de ilk habercisi.

Bu önbilgiden sonra tarifimize gecelim;

Yaklasik 16 dilim cikiyor

200g un, bir tutam tuz, 125g seker, 100g tereyagi (buzdolabindan cikmis), 1 yumurta, 3-4 yemek k. cekilmis veya iri dövülmüs badem (ben iri dövülmüs kullandim, tadi daha cok geliyor), 600 -800g ravent sapi, 2 yumurta aki, bir limon kabugu rendesi, 100g pudra sekeri

Unu bir miktar tuzu da ekleyip 75 g sekerle karistirin. Tereyagini kücük parcalar halinde una katin. Yumurtayi ve 2-3 yemek k. suyu ekleyip önce mixerin karistirici sapiyla karistirin, sonra elle yogurarak top formu verin, folyoya sarin, buzdolabinda 30 dk kadar beklesin.
Firini 200 C ye ayarlayin.
Hamurunuz dinlenirken, ravent saplarini yikayin ve yaklasik 2 cm uzunlugunda kesin, arta kalan sekerle karistirin.
Hamuru cikarin, yaklasik 2/3 ünü bir turta kalibinin (Ǿ28 cm)icine yerlesecek sekilde hafif unladiginiz yerde acin, sonra kenarlari kalibin kenarlarina da tasacak sekilde hamurunuzu kaliba yerlestirin, kenar kisimlarini bicakla düzgün bi sekil almasi icin düzeltin. Bademleri üsrüne serpin, onlarin üstüne de raventleri döseyin. Hamurun geri kalan kismini ufalayin ve raventlerin üstünü bu ufalanmis hamur parcalariyla örtün (eger hamurunuz cok yumusak oldu ve artik ufalanamiyorsa, bir miktar daha un ve esmer seker ekleyerek, daha kuru bir hale getirebilirsiniz, ufalanmasi kolaylasir)
 Önceden isittiginz firinda, yaklasik 45 dk pissin. Siz bu arada yumurta aklarini iyice kar yapin, sonra limonkabugu rendesini ve azar azar da pudra sekerini ekleyerek bezenizi hazirlayin.
Tutayi cikarinca, cirptiginiz pudra sekerli yumurta aklarini dekoratif bir sekilde turtanizin üzerine sürün. Bu arada firini 240 C ye cikarin.
Yaklasik 5 dk daha tekrar firina sokun, bezenin uc kisimlari hafif sararmaya basladiginda cikarin.
Ilindiktan sonra servis yapin. Üzeri citir, ici agzinizda eriyen meyvalar..







Ve yeri gelmisken, her gecen gün yeni eklenen izleyicilerime, sayfama ugrayarak  beni cok mutlu ediyorsunuz diye seslenmek istiyorum…




3 yorum:

  1. Bu bitkinin doğu anadoludaki adı ışkın veya eşkin'dır ve ekşi ve sulu bir bitkidir. genellikle çiğ olarak soyulduktan sonra yenir. Ben çocukluğumdan hatırlıyorum. Büyükşehirlerde hiç görmedim, muhtemelen kültür sebzesi olarak yetiştirilmiyor sadece dağlardan toplanıyor olmasıdır nedeni...

    YanıtlaSil
  2. bu anlatimin da bana mutluluk verdi. cok güzel duygular ve düsünceler sevgili itir

    YanıtlaSil
  3. iki yorum da adsiz oldugu icin;
    tesekkür ederim, paylastigin icin, ben türkiyede gercekten yetisip yetismedigini bile bilmiyordum raventin, ama haklisin cig olarak da cok lezzetli, sanki biraz yesil erik tadinda..

    Ikinci yoruma;
    Mutluluklar paylastikca cogalir :)beni yazarken mutlu edenler, seni de okurken mutlu ediyorsa, ben daha da mutlu oluyorum..cok sevgiler

    YanıtlaSil