26 Mart 2011 Cumartesi

Girlfriends forever...

Yasadiginiz yerleri güzel ve unutulmaz kilan en önemli faktör ne biliyormusunuz? Dostlar…
Eger paylasabildiginiz dostlariniz varsa mutlusunuzdur oldugunuz yerde. Bir ses, bir koku bir müzikle burnunuzun ucu sizlayarak özlem duyuyorsaniz uzakta kalmis diyarlara, özlem aslinda orda birakilmis dostluklara, o uzaklarda kalmis paylasimlaradir. Onlari ararsiniz aslinda özlemle oldugunuz yerde,
Paylasmak her seydedir, sadece dertleri, kederleri degil, üstelik daha da önemlisi mutlulugunuzu paylasabilmektir, bazen susmayi, konusmamayi, kelimelerin eksik kaldigi veya bazen fazla geldigi anlari paylasabilmektir. Tuhaftir matematigi dost paylasimlarinin, kederleri ikiye bölerken, carpar mutluluklari ikiyle..


15 Mart 2011 Salı

Ben her bahar asik olurum

Viyana, Opera Balosu
Ben her bahar asik olurum. Her bahar ayni sevgiliye yeni yeniden..uzatmali bir asktir bu, kacsam kurtulamadigim, terketsem pesimden gelen ve beni nasil yakalayacagini, hassas noktami bilen. Olmuyor, bu sevgili pesimi birakmiyor, hani meshur türk filmleri replikleriyle „biz ayri dünyalarin insanlariyiz“ derim, anlamaz, „benim gönlümde baskasi var ve hepte o olacak“, „bedenime sahip olabilirsin ruhuma asla derim“ hic umursamaz.. „Hadi inat etme sende seviyorsun“ der bana pis pis siritarak… haklidir da, kalbim baskasinda olsa da bir kösesi aittir O’na da, her kis terk eder her bahar tekrar tüm yasananlari unutur kaptiririm kendimi kollarina…

13 Mart 2011 Pazar

Renklerin Efendisi

Künstlerhaus

WIKAM (Wiener Internationale Kunst und Antiquitäten Messe) Uluslararasi Viyana  Sanat ve Antika Fuari, bu sene 15.yildönümü sergisini gerceklestiriyor Künstlerhaus’da. (12.03 – 20.03.2011) 40 ünlü sanat taciri / uzmaninin 25 kisilik jüriye sundugu tavsiyeler arasindan secilen eserler; Klimt, Schiele, Nitsch ve Muehl’den cagdas ressamlara, Jugendstil mücevherlerden, antik halilara porselenlere kadar genis bir yelpazede bulusturuyor sanat ve antika düskünlerini.

9 Mart 2011 Çarşamba

Yasasin basardim...

Julia Child

Julie & Julia’yi cogunuz seyretmisdir sanirim. Julie Powell’i canlandiran Amy Adams’a haksizlik etmek istemem ama, Julia Child rolünde Meryl Streep muhtesemdi. Insanin aklinda, damaginda böyle, güzel kurabiye tadi birakan filmlere bayiliyorum. Hani dönüp dolasip gene yemek istersiniz ya, bunlari da arada bir gene seyretmek istiyorsunuz.Pek seyretmeyen kaldigini sanmiyorum ama, olura seyretmemis olanlar icin minik bir aciklama; Diplomat esinin görevi dolayisiyla 1948’lerin basinda Amerika’dan Paris’e gelen Julia yemek yeme askini, yemek yapma sanatina cevirir. O zamana kadar, evinde ascilarin yemek pisirdigi, mutfaga ugramamis bu dev kadin (1.88m) aslinda mutfakta da bir dev oldugunu, kendini dünyaca ünlü yemek/gastronomi okulu, Le Cordon Bleu’ye  kabul ettirerek kanitlar. Ögrendiklerini hergün evde kocasina uygularken, Amerikali kadinlara, fransiz mutfagini tanitmaya karar verir ve 2 ciltlik Mastering the Art of French Cooking’ i kaleme almaya baslar, 10 sene sürer kitabi tamamlamak. Bu müthis kadindan etkilenen Julie Powell’da,(hayatlari benzer paralellikler gösterir) onun kitabindan 500 tarifi bir sene icinde deneyip, bunu da blogunda paylasmaya karar verir, gerisini seyredin.


6 Mart 2011 Pazar

Yasaklar yasaklansin

Bizim güzel memleketimizde, basa cikilamayan, cözüm üretilemiyen sorunlar yasak bicagiyla kesilir ve mesele kökten hallolur. Artik o konu „YASAK“tir, Seneler öncesinde her zamanki gibi Besiktas’tan evime, Cihangir’e dogru giderken, tam Akaretler sapaginda trafik polisi yolu kapamis, Akaretler’e veriyor yolu, yani düz devam edemiyoruz arabayla, hergün gectigimiz yol, „hayrola sebeb nedir“ diye sordum trafik polisine „E cok tikaniyodu bu cadde, kapattik bizde“. Iste budur! demokrasilerde care tükenmez! Kapatirsin, yasaklarsin böylece ortada sorun morun kalmaz. Bu anlattigim, bizdeki sorun cözümünün en basite indirgenmis bir örnegidir sadece. Zeki Alasya-Metin Akpinar, Devekusu Kabare’de senelerce hicvettiler memleketin halini, güldürürken düsündürmeye calistilar aslinda aglanacak halimize güldügümüzü..Ama o döneme yetisemiyenler bile, seneler sonra DVD den olsun, internet üzerinden olsun, defalarca kere seyretti meshur „Yasaklar“ oyununu ikilinin. Isin aci tarafi, seyrettiklerinin, kendi hayatinin ta kendisi oldugunu, onlarin kendi yasaklari oldugunu, kendi hayatinin engelleri oldugunu cok az kisi görebildi… Artik Tv dizileriyle yatip kalktigimiz, su dönemde, Fatmagül’ün cilesini, yengesinin zulmünü, Ali kaptan’in duyarsizligini, Cemile’nin fedakarligini, Hürrem’in hirsini, Sülüman’in haremini kendi hayatimizin parcasi olarak yasiyoruz, onlar icin üzülüp dertleniyoruz da, kendi hayatimiz gözümüzün icine sokulunca nedense bunun sadece bir espriden ibaret oldugunu saniyoruz… Ve herkes, sadece kendi parmagina basilinca, „“aaa bu kadari da olmaz artik“ diyor, Halbuki, özgürlük, özgür düsünebilme, fikrini ifade edebilme, elestirme, özgürce okuma, bilgiye ulasma hakki her an hepimiz icin en vazgecilmez kavramlardan biri olmali, bakin etrafiniza bir, sadece bloglar mi engelli, yasak sadece burada mi?

3 Mart 2011 Perşembe

Pus'lanmayan kitaplar vardir...

Kitaplarimi severim, belki garip gelecek ama onlarla hep dogru zamanda bulustuguma, okuduguma inanirim, cünkü o anki ruh haliniz ve kitabin icerigi birbirini tutmassa birbirinizi kacirirsiniz. En güzel romanin bile dogru zamanda elinize gelmesi gerekir. Iste bunlarin arasinda  bazi kitaplar vardir hayatimda, aradan yillar da gecse bende biraktiklari tad hic eskimeyen, silinmeyen ve arada kütüphaneden cikarip aklimda kalan bir cümleyi, bir paragrafi yeniden okumak istedigim ve her okuyusta da aklimdaki tada yeni farkli tadlar ekledigim.
Ihsan Oktay Anar’in "Puslu Kitalar Atlasi„ bunlardan biri. Kitabi okumus olanlar beni anliyacaktir. Okumamis olanlara ise bir parca tanitabilirsem, icinizin dogru zaman dedigi bir zamanda alin derim, hic birakamadan bitireceksiniz bu fantastik tarihi romani.

Kitap, Uzun Ihsan Efendi’nin, dayisi Arap Ihsan’nin cenk dönüsü Kostantiniye’de Kubelik’e tercüme ettirdigi, Rendekàr isimli „feylesof“un „Zagon Üzerine Öttürmeler“ kitabiyla baslar.

2 Mart 2011 Çarşamba

Armutun iyisini biz yiyelim


Cok lezzetli oluyor, cok da kolay ve de cok hafif, ister aksam evdekilere sürpriz yapin, ister misafirlerinize hazirlayin,her sartta „mmm…cok güzel“i duyacaksiniz..