14 Ocak 2012 Cumartesi

Hayatta kisa paslasmalar

Vardir hep bir hayri sebebi denir…Sebeblidir hayattaki yol secimlerimiz, kararlarimiz, acilarimiz, sevinclerimiz.. Daha dogrusu biz bilemesek dahi sebebini henüz, vardir elbet bir sebebi deriz, ve anlariz ya bir süre sonra… öyledir de gercekten benim icin.

Peki ya ayaküstü denmiyecek ama gene de kisa dönem karsilasmalari, oralarda birbirine aktarilan hayatlardan bir dem kalir mi bize acaba. Bir ucak veya otobüs yolculugunda mesela, aslinda merakli degilimdir hic öyle yolculuklarda konusup hasbihal etmeye, hatta ve hatta kafami kitabima gömüp „beni rahatsiz etmeyin“ levhami da asarim boynuma. Ama kimi zaman, belki de elektriktir bu, iki tarafi da birbirine ceken –ki bunun mutlaka kadin-erkek ve ask anlaminda olmasi gerekmez- basliyiverir bir konusma, o birkac saatlik zamanda baska bir yasamdan bazen hic bilmediginiz bir kesit dinlersiniz, yolculuk sona erdiginde  vedalasilir, iyi dileklerle ayrilinir..ama o kisa sürede size aktarilan hayattan birseyler bulasmistir size de artik siz hic farkinda olmadan. Kisa bir süre icinde olsa ayni „kaderi“ paylastiginiz kisiyle, cakisivermistir hayatiniz. Bir daha da cok büyük ihtimalle hic görmiyeceginiz biriyle baslayip bitmistir ufacik bir „dostluk“. Peki ne kalir bize bunlardan geriye… neden cikmislardir karsimiza, dinlemisizdir hikayelerini, dalivermisizdir hayatlarina en orta yerinden öylesine..

Geriye dönüp baktigimda öylesine cok ki bu kesismelerim ve ben hala düsünürüm neydi acaba görevleri karsima ciktiklarinda, bana aslinda neyi anlatmislardi?

Gecenlerde aklima düstü, epeyce bir zaman önceydi, bir operasyon icin hastanedeydim, üzgündüm bu operasyondan dolayi oldukca da… odami genc ve cok cici baska bir kizla paylasiyordum. Hayatini dinledim kaldigimiz 3-4 gün icinde o odada… Bosandigi esini, cocuklarini… yasadigi umutsuzluklari, üzüntülerini..ama bütün bunlari sesinde hic eksilmeyen bir civiltiyla anlatiyordu hep, öylesine yasam doluydu ki, üzüntülerini neseyle anlatmayi becerebiliyordu gencecik yasina ragmen. Son aksam, hastanede gecen kötü dönemimizi avutmak ve de bunu iyi bir sonla kapatmak icin kendimize bir parti yapmaya karar verdik… üzerine sabahligini giyip hastanenin marketine gidip bir sise köpüklü sarap alip geldi, tabii ki sabahliginin icine saklayarak. Hemsirelerin odaya girip partimizi basmalarindan (!) korkaraktan, ama bir taraftan yasagi delmis cocuklarin nesesiyle actik sisemizi… Ama o da ne… biz hemsirelerden korkarken doktorumuz girdi iceri, meger kasada tam arkasindaymis benim oda arkadasimin, gafil avlandik yani.. Ikimize de muzip bir sekilde bakarak bir bardaktan birsey cikmaz ama hastaneyi ayartmayin diyip gülerek cikti yanimizdan, ama bizim katta olup kazara sahit olanlar katildi partimize… O an orda saglik sorunu olan herkes unuttu, o kisacik zaman diliminde mutsuzlugunu ve hatta belki de umutsuzlugunu… gülündü, sakalar yapildi, haydi "hayata" denildi...

Belki de böyle bir seydi iste hayattaki cakismalarin sebebi, belki biz o genc kizla acimizi tatlandiralim derken baska birilerine de tat kativermistik, güldürmüstük, o aksam farkli yataga yollamistik… belki de buydu iste, biz carpismistik ve hem  iyi gelirken birbirimize belki de masanin üzerinde birbirine carparak ivme kazanan  bilardo toplari gibi baskalarina da carpiyordu paylasilanlar, paylasiliyordu iyilikler, baska bir zamanda belki tecrübeler.. bu yüzdendi iste o carpismalar… kimbilir…

17 yorum:

  1. Bu gün bu ikinci kezdir tatlı tatlı, düşünerek, kendi yaşadıklarımla onaylayarak, haz duyarak okuyup, keyifle ayrılıyorum blogundan Melange.
    Bu arada bu yazıyla son otobüs yolculuğumda aldığım küçük bir notu hatırlattın bana. Belki bu gece belki ilerde yazabilirim bir şeyler ona dair.
    Teşekkürler hissettirdiklerin için, sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Sende beni cok mutlu ettin yazdiklarinla, tesekkür ederim :)
    merakla bekliyorum yolculuk notlarini..
    sevgiler benden de

    YanıtlaSil
  3. Nedense yolculuklarda hiç kimseyle konuşmak istemem, ya kitap okurum yada pencereden bakarak dalar giderim. Sonra biri olur birdenbire konuşmaya başlarsın, hiç anlatmam dinlerim sadece, bilirimki yabancı biriyim beni bir daha görmeyecek, öylesine dokunuvermişiz hayatına-hayatıma. Anlatır onun gözleriyle, onun hayatına bakarım...

    Kimi kısa kimi uzun zaman sürelerinde, birbirlerini bir daha hiç görmeyecek insanlar, yaşamın bir yerinde karşılaşırlar...

    Öyle güzel anlatmışsınki, şu an bir sürü anı geldi aklıma, kimi gülerek hatırladıgım..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asli'cim ben de konusmayan dinleyen tarafimdir genelde, ama dinlerken de ne cok hikaye duyariz degil mi?

      Sil
  4. Hep böyle çarpışmalar, keyifli çarpışmalar denk gelse hayatımızda ne güzel olur. Bu blog işi de bir çeşit çarpışma değil mi zaten:)) Sevgiyle...

    YanıtlaSil
  5. Evet degil mi? Blog dostluklari da dediginiz gibi birer carpisma aslinda..:)
    sevgiler benden de..

    YanıtlaSil
  6. "Geriye dönüp baktigimda öylesine cok ki bu kesismelerim ve ben hala düsünürüm neydi acaba görevleri karsima ciktiklarinda" ya da tam tersi.. çok düşündürüyor beni de böylesi şeyler.. hele son dönemde birisi adres sorsa sebebini düşünüyorum..ç kelebek etkisine sıkı sıkıya bağlıyım demek:)

    YanıtlaSil
  7. Sevgiler canım arkadaşım, Leylak Dalının dediği gibi çarpışmışız ve ne harika olmuş:)

    YanıtlaSil
  8. Sen sorumun cevabini verdin iste! kelebek etkisi.. bu degil mi sebebi bu carpismalarin..
    seviyorum ben seni..:)

    YanıtlaSil
  9. Keşke kimseler üzülmese mutlu başlasa ve öyle sürse tüm hikayeler. Şarkıya da post'a çok uygun olmuş :)

    YanıtlaSil
  10. Keyifle okudum yazınızı. Kendimi ve karşılaştığım nice insanları düşünerek, hatırlamaya çalışarak....Neredeler acaba şimdi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de iste soruyorum bazen böyle, "nerdeler simdi, ne oldu hikayenin devami?" diye..

      Sil
  11. Kelebek etkisi hep iyi olumlu yönde çalışsa keşke :)
    Ben iflah olmaz bir kedi sever olarak şu sağ cihette arz-ı endam eyleyen Muskat ile ilgili yazı rica ediyorum sizden. İnandığım bir şey vardır, her kedinin kendine ait olan ve mutlaka sahibininkiyle bir şekilde örtüşen bir hikayesi vardır bence. Muskatınkini merak ediyorum.

    Son yorumlar güzel olmuş .Yardımım olabildiyse ne mutlu.

    YanıtlaSil
  12. Sis..ne kadar dogru dedin, keske hep olumlu yönde calissa gercekten..

    Ah, kediler konusunda tamamen ayni duygulardayiz, Seni anliyorum, kedi ve sahibinin hikayesi konusunda, aslinda ben de (kitaplarda da böyledir bu bende ) hayvanlarin sahiplerini sectigini düsünürüm, bizim onlari degil..Muskat ile ilgili gecen sene Subatta yazmistim kisa bir hikaye, ama hatirlattigin iyi oldu, ihmal etmisim onu burda..:)

    Yardimin olmaz mi oldu tabii, bak sag kolona :)tesekkürler

    YanıtlaSil